12 Temmuz 2010 Pazartesi

[cadilarmekani], HAYATTAN BEKLENTİN NEDİR

Hayattan beklentin nedir? dedi adam...'iyi bir eş... rahat bir
hayat... yetecek kadar para... Sağlıklı çocuklar...bunlar beklentilerim'.
dedi kadın...
'Nasıl bir eş istersin?' dedi adam...
'Anlayışlı, müşfik, ilgili ve sevgi dolu' dedi kadın...
Sustu, düşündü bir süre adam...
Hayattan kendi beklentilerini değil, kadının beklentilerine uygun bir
erkek olup olmadığını düşünüyordu... Ya da kadının onun hayallerine denk
olup olmadığını...
Yeterince anlayışlı mıydı acaba? Anlayışlı erkekten beklentisi neydi
kadının? Evde yemek bulamayınca susmak mıydı anlayışlı olmak, yoksa
mutfağa dalıp makarna yapmak mı?. Oysa o hep birgün eşinden önce eve gelip
ona sofralar donatmanın hayalini kuruyordu ortak hayatta...
Beklenti ile gelen anlayışlı erkeklik bu kadar basit miydi? Bir
tencere makarna pişirmek kadar kolay mıydı anla yışlı olmak?
Beklenmedik bir günde sofralar donatan bir eş olmak istiyordu oysa o.
Karnı doyan değil, gözleri parlayan bir kadındı onun aradığı...
Yeterince müşfik miydi acaba?... Müşfik bir eşten beklentisi neydi
kadının? En üzgün anında onu dizlerine yatırıp okşamak mıydı müşfik olmak,
yoksa konuşarak onu rahatlatmak mı?... Oysa o hep bir gün
eşini çok üzgün görürse elinden sımsıkı tutup en uzun yolda saatlerce
yürümeyi hayal etmişti... Deniz kenarında, ormanda başbaşa uzun bir
yürüyüşün sonunda onu eve getirip üstünü örmek, uyumasını seyretmekti onun
hayali... Bu kadar basit miydi müşfik eş olmak?
Herhangi bir yakın dostun yapabileceğini yapmak kadar kolay mıydı?
Varlığının önemini hissettireceği, ona sonuna kadar yanında
olduğunu göstereceği bir eş olmak istiyordu oysa o... Kıvrılmış bir kedi
değil, ayakta duran bir kadındı onun aradığı...
Yeterince sevgi dolu muydu acaba? Sevgili olmaktan beklentisi neydi
kadının? Her an yanyana olmak mı? Hep onu düşünmek mi? Her şeyden
birlikte keyif almak mı? Tüm arkadaşlarıyla tanışmış olmak mı?
Sevgilim diye tanıştırılmak mı? Sürekli dokunmak mı?
Öpmek...öpmek... Bu muydu sevgi dolu erkek? Oysa o hep onu
sadece sevmeyi hayal etmişti... Sadece sevmeyi... Sevdiğini,
sevildiğini hissetmeyi... Doğduğu şehre götürüp ona sürpriz
yapmayı düşlemişti...
Kadınına hiç beklemediği bir anda, en olmadık yerde,
markette, belki de asansörde, durduk yerde 'Seni seviyorum' demenin
hayalini kuruyordu ortak hayatta... Beklenti ile gelen ilgili
ve sevgi dolu erkeklik bu kadar basit miydi? Gözüne bak, yeni
boyattığı saçını anla, telefonla ara... Beklenmedik bir günde
beklenmedik hoşluklar yapmak istiyordu oysa o.. Saçı bembeyaz olduğunda
ilk kez 'çok güzelsin' diyebileceği bir kadındı onun aradığı...
'Peki benden beklentin nedir?' dedi adam kadına...
'Hiç' dedi kadın. 'Hiç bir beklentim yok'. 'Ya senin?.
Senin beklentin ne benden?'...
'Bilmem hiç düşünmedim' dedi adam...
Oysa ikisinin de idealleri sandıkları beklentileri,
iki kişilik sandıkları tek kişilik hayalleri vardı... Gün gün
hayatın planları vardı kafalarında... Ama 'Hiç' diyorlardı, 'Çok'
yerine... Dürüst değillerdi... Korkuları vardı... Ya değişirse?,
Düşlediğim gibi olmazsa her şey?....Ya terk ederse?
Giderse gitsin... Biterse bitsin...Yeter ki sadece
sevsin... Bunu diyemiyorlardı...
Düşünüyorum da, biz insanlar hep karşımızdaki ile
hayalimizdekini aynı görmeye çalışırız. Ya da aynı yapmaya...
Olmayınca suçlarız, kızarız, hatta terk eder gideriz... Terk edemezsek
sızlanırız...
Mutsuz olur, mutlu edemediği için mutsuz ederiz
karşımızdakini... Ne umdum ne buldum deriz...
Peki ya hiç ummasak nasıl olur... Hiç beklemesek...
Beklentisiz seviversek.. Onu bensizken, sensizken olduğu gibi
sevsek...
Kıskanarak değil de, özgürlüğünü seyrederek sevsek...
Özel günlerde hediyelerle gelişini değil de, ummadık bir anda
öpüşünü, olmadık bir anda kapıyı çalışını sevsek... Sevgiye beklentileri
karıştırmadan,
sevgiye başka şey katmadan koşulsuz ve katıksız
sevsek... Sonunu düşünmeden, hesaplayıp çarpıp bölmeden, kurgulamadan,
sorgulamadan,
hayallere dalıp gerçeklikten kopmadan sevsek... Sadece sevsek...
Sevgi denizi sakin ve tek başına ama yan yana
yüzebilenler için mavi ve sonsuz bir yolculuktur... Beklentiler ile yüklü
dalarsanız denize bu ağırlığı kaldıramaz... Beklentilerinize uygun
bulduğunuz sevgilinizin boynuna atlarsınız büyük bir aşkla...
Beklentiler ile atladığınız sevgi denizinde size ne
olur biliyor musunuz?
Ya beklentilerin ağırlığı yüzünden, karanlık
derinlikte birlikte boğulursuz.... Ya da sevgiliniz sizi ölüme terk
eder... Özgürlüğün ve hayatın beklentisiz tadına varmaya gider...



--
Arkamdan konuşup adımı batırmaya çaLışacağınıza kendi adınızı battığı yerden kurtarın

http://hazirangunesi.blogcu.com

--
Bu e-postayı Google Grupları'ndaki "Cadıların Mekanı - İnternetkadin.com" adlı gruba abone olduğunuz için aldınız.
Bu gruba kayıt göndermek için cadilarmekani@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu gruba olan aboneliğinizi iptal etmek için cadilarmekani+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Diğer seçenekler için http://groups.google.com/group/cadilarmekani?hl=tr adresinden grubu ziyaret edin.

Blog Arşivi