12 Temmuz 2011 Salı

[cadilarmekani], Taş mı sandın beni?


Sabah ezanı kulaklarımda
  
Birazdan güneş doğacak
  
Bırakıp giderken hiç düşündün mü benim halim n’olur?
  
Taş mı sandın beni?
  
Taş mı sandın beni?
  
Taş mı sandın beni?
   
 
   
Terminalde son kez yüzünü gördüğümde,
  
Yanağın otobüs camına yapışmış,
  
O bakmaya kıyamadığım zerdali gözlerinden,
  
Deniz gözlerinden sel gibi yaşlar süzülüyor,
  
Hıçkırığın her yanda yankılanıyordu.
   
 
 
Bir gün döneceğin ümidiyle yola koymuştum,
  Bir gün iki satır yazarsın diye razı olmuştum.
  Ey sevgili!
  En güzel sevgili!
  Gül beyazım, papatyam, ay çekirdeğim, yazım, yazgım 
  Sıladan bir daha dönmemecesine mi gittin?
  Özlemediğim doğru değil,
  Kan kustuğum yalan değil.
  Yokluğunda yoksulun teki,
  Ne yapacağını şaşırmış,
  Kelimelerini sinmiş,
  İsimsiz kaldırımların yetimi...
 
Şimdi Ezan-ı Muhammed’in seher vakti
  Güneş ufuktan gelecek “Merhaba” diyecek
  Leylim ley...
  Hava soğuk, sisli ve karanlık
  Bir farın ışığı kadar aydınlığım ancak
  Biliyorum ısıtmasa da seherde doğacak güneş,
  Yine umut, umutlar var...
  Sabaha doğacak güneş...
 
Bu şehirde kapısını çalabileceğim bir ışığım,
  Dertlerimin kayıklarını yüzdürebileceğim,
  Sığınabileceğim bir limanım yok!
  Yazdıklarımı, anlattıklarımı taşıyabilecek,
  Omzuna başımı koyup ağlayabileceğim,
  Gözyaşlarımı silebilecek kimsem kalmadı!
 
“O” gül beyaz pırıl pırıl gelinliğinde elimde kaldı.
  Yine ışıkları söndürdüm
  Bugünün ihanetlerini, geleceğin acılarını duvarlara karalıyorum.
  Canımın içi,
  Ümitlerimi tek tek sorguluyor;
  Sana beklentileri olanları idam ediyorum.
  Bilmelisin: İçimdeki seni zorla öldürüyorum!
 
 aşkına...
  Kapı aralığından sızan fersiz ışık
  Bir kerede gün ışığı olsa göz aldanmalarına inat!
 
 
Oy gülüm sebebim sen
  Duvarlarla konuşan ben
 
  Oy gülüm kederim sen
 
  Kederlerle boğulan ben
   
 
   
Sen beni gamsız mı sandın?
  
Her derde çare mi sandın?
  
Bilmem sen beni ne sandın?
  
Laf ***ürür susar mı sandın?
   
 
 
Çok özledim...
  Gözlerim benden habersiz,
  Sihirli kutuya kayıtsız teslim olmuş.
  Şu darmadağın halimi görmüyorlar.
  Kulaklarım sadece sana kesilmiş
  Yüreğimin yangınına aldırış etmiyorlar.
  İyi hissetmiyorum kendimi bir tuhafım.
  Ben üşümem bilirsin...
  Peki, neden tutmuyor ellerim, ayaklarım?
  Gözlerim neden mat ve donuk?
  Neden kilitlendi kör bakışlarım boşluğa?
  Neden konuşmuyor aynalar?
  Neden cevap vermiyor duvarlar?
 
 
   
Ey sevgili!
  
En güzel sevgili!
  
Gül beyazım...
  
Çok özledim...
  
Gittiğin yeri mesken mi tuttun?
  
Dön, dön n’olursun dön artık!
  
Umutlarım siyaha çalmakta kar beyazım...
  
Yüreğim, beynim, bütün bedenim karaya vurdu vuracak...
  
Karayazım!
  
Taş mı sandın beni?
  
Taş mı sandın beni?
  
Taş mı sandın beni?
   
 
   
Bak şu halime uzat artık ellerini...
  
Un ufak oluyorum görmüyor musun?
  
Görmüyor musun?
  
Çıldırmaktayım gül beyazım...
   
 
   
Sen beni gamsız mı sandın?
  Her derde çare mi sandın?
 
  Bilmem sen beni ne sandın?
 
  Laf ***ürür susar mı sandın?
   
Murat İNCE
   
    

--

 

Asla Başkalarının Umudunu Kırma, Belki Sahip Olduğu Tek Şey Odur..
BOL BOL TEBESSÜM ET GÜLÜMSE.. Hem Maliyeti Ucuzdur Hem De Değerine Paha Biçilmez...
Daha fazlası için sitemizi ziyaret ediniz


http;//.www.viranekalpler.com  











 

--
Bu e-postayı Google Grupları'ndaki "Cadıların Mekanı - İnternetkadin.com" adlı gruba abone olduğunuz için aldınız.
Bu gruba kayıt göndermek için cadilarmekani@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu gruba olan aboneliğinizi iptal etmek için cadilarmekani+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Diğer seçenekler için http://groups.google.com/group/cadilarmekani?hl=tr adresinden grubu ziyaret edin.

Blog Arşivi