Camların arkasından şehrine bakmak
dişetlerimi kanatırcasına işkence görüp hala seni sayıklamak... Tuhaf değil mi?
Parçalara bölünmüş zamanın uykusundayım şimdi. Senden öncesi ve senden sonrası... İki büklüm seyretmek seni. İstanbul. Mavi dokunuşlar şehri. Yüzüme bakan binlerce yüzün arasından yüzüne akmak
yağmur gibi. Numarasız bir sayfayı çevirip çevirip okumak
tuhaf değil mi? Bir bir yokluğunu sayıklamak. Eteğinden somurtkan düşleri döke döke gelişinden anlamalıydım gideceğini.
Bazen sadece yazmak istiyorum. Cevap beklediğimden değil
kendime söz geçiremiyorum. Ne gök ne yer
tam ortasından tutuyorum hayatı
başımı kaldırsam sana değmek
yere bassam tenimi acıtmak
bunlar korkutuyor beni... Her ne varsa sakladığım
ikisinin arasında kalsın istiyorum bu yüzden. Kırdığım bizler uyku aralarında uzaklaşıyor da
bir el verip tutmuyorum onları. Gerisi zaten boş geliyor
suskunluğum
susuşun
hatta gidişin bile. Elimde kalanlarsa anılarım
senli anılarım... çok...
Gözümden kaçan umutların hemen yanında umutlarım beliriyor
anlıyorum; en güzel karanlıkta uyunuyor. Kim bilir
yerine koymaya çalışırken hayatında kendimi
dikenlerine takılmışım sanki
kanıyorum hala... Biliyorum
mavin de olmasa yoluma yön veren
kaybolup giderdim içinde
yine de sustum sana.
Çekmecelerimi karıştırıp da bulduğum o eski yıldızı anlattım sadece
kendime ama.
Koynumda gürülütülü bir akşamüstü yalnızlığı kol geziyor... Kederli gözlerimde sahipsiz bir renkten alıyorum seni
çamura bulamadan
tipiye yakalanmadan geldiğin nefesimden sırtlayarak kaçırıyorum yüzünü.
Geride hiç kalıyor.
Çok istedim ama olmadı işte. Atamadım poşetleyip seni çöpüme. Tütsüler yakıp sere serpe uzandığımız deniz kokulu geceleri sökemedim yüreğimin serçe kanadından... Tenimde huzur yok şimdi
bak
sana susamış gözbebeğimden çıkmıyor aşkla döktüğün hiçbir leke
aynamda bir insan eskisi
dalıp dalıp gidiyor her gece şehrine. Senki bin acımın üzerine örtüydün
tırnaklarımla kazıyorum kendimi gelecekten.
Ne diye?
Sen yoksun işte. Pamuk tenin yastığıma düşmüyor diye...

Parçalara bölünmüş zamanın uykusundayım şimdi. Senden öncesi ve senden sonrası... İki büklüm seyretmek seni. İstanbul. Mavi dokunuşlar şehri. Yüzüme bakan binlerce yüzün arasından yüzüne akmak


Kod:
Ki sen hala Yazılmayı bekliyorsun... Seni kusuyor yine sensizlik...
Bazen sadece yazmak istiyorum. Cevap beklediğimden değil











Gözümden kaçan umutların hemen yanında umutlarım beliriyor







Çekmecelerimi karıştırıp da bulduğum o eski yıldızı anlattım sadece

Kod:
Sönmüş bir yıldızı İlk nefesimi... Gözlerimi...
Koynumda gürülütülü bir akşamüstü yalnızlığı kol geziyor... Kederli gözlerimde sahipsiz bir renkten alıyorum seni


Geride hiç kalıyor.
Çok istedim ama olmadı işte. Atamadım poşetleyip seni çöpüme. Tütsüler yakıp sere serpe uzandığımız deniz kokulu geceleri sökemedim yüreğimin serçe kanadından... Tenimde huzur yok şimdi





Ne diye?
Sen yoksun işte. Pamuk tenin yastığıma düşmüyor diye...
Kod:
Yakındır, neşteri yine dem vuracak yüzümün. Şimdiye kadar ölemedim, hadi En azından bu sefer izin ver tanrıya...
Kod:
Aşkı yansıtan gözlerim; Şimdi tut ve göğsündeki sıcaklığa düşür beni. Yeniden
--
DUYMADAN SESLENMEYİ BİLİYORSA YÜREK,GÖRMEDEN SEVMESİNİ DE BİLİR
İCİNDEN SEVGİ GECEN YOLDA; SEVGİ ISIGI YOLUNUZU AYDINLATSIN
BU GÜNÜNÜZ DÜNDEN İYİ OLMASI TEMENNİSİYLE
Bu e-postayı Google Grupları'ndaki "Cadıların Mekanı - İnternetkadin.com" adlı gruba abone olduğunuz için aldınız.
Bu gruba kayıt göndermek için cadilarmekani@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu gruba olan aboneliğinizi iptal etmek için cadilarmekani+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Diğer seçenekler için http://groups.google.com/group/cadilarmekani?hl=tr adresinden grubu ziyaret edin.