27 Nisan 2010 Salı

[cadilarmekani], AGLAMA GULYUZLU BEBEK


Ağlama gül yüzlü bebek… Sen ağlama gülüm…
Mideni kazıyan açlığa, bu yaşta alışman gerek…
Kayısı ağacının dallarına kurulmuş salıncağını, gurbetteki ilk yuvan say iç çekerek…
Kurban olsun boncuk boncuk akan gözyaşlarına benim bu yaralı yürek…
Annen kayısı topluyor…
Baban kayısı topluyor…
Ablaların, ağabeylerin kayısı topluyor…
Bedenlerinde su gibi ter akıtarak çalışmaları gerek…
Kerpiç evin kilerinde fareler bile can verdi açlıktan…
Eve tuz, çay,şeker girecek…
Evi yağ ziyaret edecek…
Evin eşiğinden içeri buğday adım atacak… Buğday koca kazanlarda kaynatılacak… Kurutulacak… Bulgur değirmeninde öğütülüp ince ve kalın bulgur elde edilecek… Sofranın sultanları torbalara konacak…
Un için de buğday gerek… Ekmek yapacak annen gül yüzlü bebeğim…
Üşüyüp hastalanmamanız için kışa odun, kömür alacaklar…
Rengi solmuş,yama tutmayan giysilerinizin yerine yenileri alınacak…
Siyasetçi ağzı gibi açılmış ayakkabı tabanlarına çareler üretilecek…
Bir dağ gibi birikmiş borçlarınız ödenecek… 

Ağlama gül yüzlü bebek… Sen ağlama gülüm…
Mevsimlik işçi çocuğu olarak açtın gözlerini adaletsizlikle yoğrulmuş bu yeryüzüne… Çile sana, “hoş geldin bebek” dedi… Yokluğun göbek taşına doğdun… Dirençli olmalısın… Bu yaşta direnmeyi öğrenmelisin…
Babana kızmamalısın… Dedenden babana toprak değil, mevsimlik işçilik miras kaldı… Toprağı olsaydı, bırakıp gelir miydi gurbet ellerindeki el işine…
Babanın doğduğu topraklarda fabrikalar, atölyeler yok… İnan gül yüzlü bebek kendi toprağında iş bulabilseydi baban, gurbet yollarına düşmezdi…
Yokluk,yoksulluk en çok babaları, anneleri yıkan zulümdür…
İnsanı canından usandırır… Zenginin rüyasında bile görmek istemediği yıkımdır… Fakir için yokluk her gün ölümdür…

Ağlama gül yüzlü bebek… Sen ağlama gülüm…
Karadeniz’in engebeli arazilerinde sizi bekliyor fındık…
Acır mı size sizi yokluğa mahkûm eden zındık…
Yolculuk ucuza gelsin diye dolmuşlara tıka basa dolacaksınız…
Pamuk balyaları gibi istif olacaksınız…
Trafik canavarı büyük bir timsah gibi ağzını açıp sizi yutmak için bekleyecek…
Yollarda yitirdiğimiz, acısını unutamadığımız diğer hemşerilerimiz gibi belki sizler de öleceksiniz…
Sizin gurbet yollarına düşmenize sebep olanlar, cenazelerinizin başında timsah gözyaşları dökecekler…
Kimse sormayacak… Sorgulamayacak… Bu ülkede çıkarılan petrolün yüzde altmışını veren toprakların çocukları, niye her yıl gurbette ekmek parası aramaya çıkarlar?
Hemen yanında baraj gölü varken,bereketli Kâhta ovasında bu yoksulluk neden hala sürer? 
Ayıptır, günahtır,bu rezalettir dediğimizde,beyler bize kızar gül yüzlü bebek… Bize işkence ederler…
Zindanlara atarlar… 
Sizi sevmek,sizi düşünmek en büyük suçumuzdur gülüm…
Ben bu suçu çok işledim gül yüzlü bebek… 
Cezasını bile bile bu suçu çok işledim… 
Cezamı çektim, çekiyorum, ölene dek çektirecekler…
Seni sevmekten vazgeçmeyeceğim gül yüzlü bebek…
Babamın vasiyetidir: “Zenginlerin yanında yer alan çok olur, sen mazlumların safında yer al…”
Emrin başım gözüm üstüne baba, demiştim…
Babamı çok severim… Onun sözünden çıkamam gül yüzlü bebek…
Bir hafta önce bin kilometre yol yaptım,gittim yattığı toprağı öptüm, geldim…

Ağlama gül yüzlü bebek… Sen ağlama gülüm…
Niğde ilinde toprağın altında patatesler sizi bekliyor…
Teniniz kavrulacak…
Ellerinizin nasırına yeni nasırlar eklenecek…
Eğitim öğretim yılı mevsimlik işçi çocukları için bir – iki ay geç başlayacak… Bir – iki ay önce bitecek…
Müdür beylerin dolaplarında karneler dönüşünüzü bekleyecek…

Ağlama gül yüzlü bebek… Sen ağlama gülüm…
Çukurova’da uçsuz bucaksız pamuk tarlaları çapalanacak…
Pamuk kozaları bembeyaz pamukla dolacak…
Pamukları toplayacaksınız…
Elçiler hava atacaklar…
Kâhyalar rütbesiz komutanlardır, bağırarak ezikliklerini bastıracaklar…

Ağlama gül yüzlü bebek… Sen ağlama gülüm…
Havalar soğuyunca işiniz bitecek…
Doğduğunuz topraklara geri döneceksiniz…
O kadar emeğe karşı her yıl olduğu gibi hayal kırıklığı yaşayacaksınız…

Ağlama gül yüzlü bebek… Sen ağlama gülüm…
Kazandığınız üç kuruşu kapmak için insan kılıklı akbabalar etrafınızda dolanacak…
Ağabeylerinden biri askerden gelirken,küçüğü askere yollanacak…
Seçimden seçime baban vatandaş sayılacak…
Sakallı tefeciler babanı öpecek…
Abdestsiz tacirler size cenneti pazarlayacak…
Bu Dünya yalan diyecekler…
Yalan Dünya’nın kaymağını helal lokma girmemiş işkembelerine dolduracaklar…
Fakirlik alnınızın yazısı, kaderiniz diyecekler…
Bin maskelerinden, karşınızda halinize acıyan masaaai takıp, içlerinden size gülecekler…

Ağlama gül yüzlü bebek… Sen ağlama gülüm…
Ben senin yerine ağlıyorum…
Sizleri düşündükçe karalar bağlıyorum…
Gençliğimde adam yerine koyduğum birçok mahlûkatın bu gün ki tavrını görünce,vicdan azabıyla kendi kendimi dağlıyorum… 
Sosyal demokrat geçinen siyaset ağalarından, solcu,sosyalist geçinen tatlı su ırkçılarından, komşusu açken zevk sefa içinde yüzen sahte Müslümanlardan utanıyorum… 

Ağlama gül yüzlü bebek… Sen ağlama gülüm…
Yaranıza merhem olamadığım için kendimi yargılıyorum…

--
DUYMADAN SESLENMEYİ BİLİYORSA YÜREK,GÖRMEDEN SEVMESİNİ DE BİLİR
İCİNDEN SEVGİ GECEN YOLDA; SEVGİ ISIGI YOLUNUZU AYDINLATSIN
BU GÜNÜNÜZ DÜNDEN İYİ OLMASI TEMENNİSİYLE

--
Bu e-postayı Google Grupları'ndaki "Cadıların Mekanı - İnternetkadin.com" adlı gruba abone olduğunuz için aldınız.
Bu gruba kayıt göndermek için cadilarmekani@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu gruba olan aboneliğinizi iptal etmek için cadilarmekani+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Diğer seçenekler için http://groups.google.com/group/cadilarmekani?hl=tr adresinden grubu ziyaret edin.

Blog Arşivi