31 Mart 2010 Çarşamba

m~a~k~a~r~n~a Yargıdan Kaçma Yasası...Zahide Uçar

AKP’nin Anayasada bazı maddeleri değiştirme ihtiyacı nereden doğdu? Öncelikle bu ihtiyacın nedenini belirlemek lazım.


Melih Gökçek Belediye Başkanlığının ilk döneminde Ankara’ya hizmet etti. Sonra belediyenin imkanlarını keşfetti. Belediye çalışanlarından biri; “Son seçimde Gökçek için kazanmak çok önemliydi, çünkü verdiği açıkları(!) temizlemek için seçilmek zorundaydı” demişti. Hatta Gökçek’in seçime yakın hakim ve savcı çocuklarını işe aldığı anlatıldı. Gene Gökçek’in seçim sonrası bazı çalışanlardan istifa dilekçesi aldığını, bu dilekçeyi vermezlerse haklarında başka türlü işlem yapılacağı için çalışanların istifa dilekçelerini verdiği söylendi.

AKP’nin Anayasa değişikliği telaşından anlaşılan o ki, iktidardan düşeceklerini fark ettikleri için yargıdan kaçmanın yolları aranıyor.

Bu hükümet resmen bölücülük suçu işlemiştir. Terörü ve teröristi öven vekilleri vardır. Erdoğan; ayrı bir devlet isteyen ve söylediği şarkılarda teröriste methiyeler düzen Şivan’ı övmüştür.


TC Anayasası Madde 3: Türkiye Cumhuriyeti Devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.” AKP Anayasanın bu maddesini ihlal eden eylem ve söylemlerde bulunmuştur.

AKP kişiye özel “Unakıtan’ı aklama gibi“ af çıkartan yasa değişikliği yapan ilk hükümettir. Bu duruma itiraz eden Çömez sözde Ergenekon üyesi olarak suçlandığı için yurt dışındadır. Ali Dibo olarak suçlanan zat Adalet Bakanı yapılmıştır, suçlayan vekil de AKP’den şutlanmıştır. Erdoğan tilkiye tavukları, kurtlara koyunları teslim etmek gibi müthiş bir yaratıcılık örneği vermiştir(!)..

Bütün Türkiye’yi dinleten Erdoğan’ı Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım “korkacak bir şeyiniz yoksa dinlenmekten korkmayın” diyerek savunmuştur(!).. Özel hayatın gizliliği diye bir şey kalmamıştır. AKP’nin hukuksuzluklarını, yolsuzluklarını, gizli anlaşmalarını yazan, açık eden insanlar Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmakla suçlanmıştır.. Kendi vatandaşına bu kadar geniş çaplı kumpas kuran ilk hükümet olma şerefi(!) AKP’ye aittir.

Şaibesiz ihale, şaibesiz satışları yok gibidir. Ülkenin varlıkları yok pahasına, çeşitli gizli pazarlıklar neticesinde yabancılara satılmıştır. Öyle ki; TÜPRAŞ satıldığında satın alan şirketi millete Kazak diye yutturdular. Altından Türkiye’yi dünyaya soykırımcı olarak kabul ettirmeye çalışan diyasporanın önde gelen bir ismine ait çıktı. Anayasa Mahkemesi satışı iptal etti. Yandaş basın ve yandaş yazarcıklar iptal kararı veren Anayasa Mahkemesi ve davacıları “vatan hainliği” ile suçladı. TÜPRAŞ daha sonra ilk satışının üç katı bir fiyatla satıldı. Yani; o hain davacı ve yargıçlar bu ülkeye 2.8 milyar dolar daha para kazandırmış oldular. Ben de 16- Eylül 2005 günü “Ne Güzel Hainlermiş, Sağolun” diye bir yazı yazmıştım.

Hariri ile özel görüşme yapıp Telekom’u sadece 2 yıllık karına satan RTE; Telekom’un satışından hemen sonra gelirler vergisini düşüren hükümet; Hariri’ye haksız kazanç sağlamıştır. Karanlık bir kişi olan Ofer ile gizli görüşmeler yapıp inkar eden RTE’nin AKP’si; yoksulluk, yolsuzluk ve yalan iktidarına dönüşmüştür.

Çalık’a verilen usulsüz devlet kredisi ve basının AKP basını haline getirilmesi… Medyanın baskı ve tehditle kontrol altına alınıp, halkın haber alma özgürlüğünün yok etdilmesi...

CİA ile işbirliği yapan Fetullah ile birlik olan hükümet, kendi ordusuna tuzak kurulmasına zemin oluşturmuştur.

Kürt-Türk çatışmasına zemin oluşturan AKP, devletin bölünmez bütünlüğüne zarar veren süreçleri başlatmıştır. PKK’nın katliamlarını bile kendi ordusuna mal ederek, savunma zafiyeti oluşturacak söylemlerde bulunmuştur.

Türkiye 80 yıllık borcunun iki katı borçlandırılmış olmasına rağmen, borç alınan paraların nereye gittiği belli değildir.

Bir ülkenin sınırı namusudur. AKP Suriye sınırını İsrail firmalarına vermeye kalkmış ama yargı duvarına toslamıştır. Yaşama hakkımıza suikast olan GDO yasası da yargıya toslamıştır.

Birçok hukuksuz atamaları yargıdan dönen hükümet, yargı kararlarını uygulamayarak zorbalıkla ülke yönetmeyi demokrasi diye pazarlamıştır.


Ülkemizi ABD çıkarları doğrultusunda dönüştürmek isteyen Soros’a rahat çalışma ortamı sunulmuş, öyle ki Başbakan Soros’un Açık Toplumcusu TESEV Başkanı Can Paker ile özel görüşmeler yapmıştır. Yıllarca Siyonizm ve masonlara düşmanlık üzerine siyaset yapan AKP döneminde “vaad edilen topraklar” a bir adım daha yaklaşılmıştır. Barzani Yahudi kökenli bir kişi olarak Yahudi Kürdistanı’nı kurmada AKP’den büyük destek almıştır, almaya da devam ediyor. Gene Masonlar adına PTT hatıra pulu bastırmak da AKP’ye kısmet olmuştur(!)..

Bakkalına, eczanesine, çiftçisine, sebzecisi-narenciyecisi-fındıkçısına, işçisine küresel şirketler adına savaş açan ilk Türkiyeli Hükümet olma şerefi(!) de AKP’ye kısmet oldu.

Kıbrıs’ı ver kurtul; akarsularımızı, topraklarımızı, stratejik varlıklarımız “sat-kurtul” mucidi AKP’dir!

Ekonomimizi yabancılara, dış ilişkilerimizi AB-D’ye teslim eden hükümet, ülkemizi savunma hakkını da “ABD’den izin almaya” bağlamıştır. Böylece bizzat kendileri güvenlik problemi haline gelmiştir.

Valiler ile yaptığı toplantıda “yasayı masayı boş verin” diyebilecek kadar gözü dönen Başbakan, devletin valilerini suç işlemeye teşvik etmiştir! AKP’nin bakanlığından biri il müdürlüklerine gönderilen yazısında, çalışılma yapılacak konu ile ilgili“AKP İl Başkanları ile beraber çalışılması” bildiriliyordu. Bu yazı AKP eli ile Türkiye’nin nasıl bir hukuksuzluk içine sürüklendiğinin göstergelerinden sadece biridir.

Deniz fenerine getirilen yasak, Başbakanın Zahit Akman’ın yargılanmasına izin vermemesi, asrın dolandırıcılığı olan bu davanın AKP’nin önemli isimlerine kadar uzandığını akla getiriyor. AKP iktidardan gittiği gün bunların hepsi ortaya dökülecektir.

İsveç “Pontus Soykırımı yapıldı” diye karar alırken, Yunanistan Rum Pontus soykırım anıtı dikerken, AKP Trabzon’da Sümela manastırını ibadete açıyor. Van’da Ermenilerce Türk Kadınlarının kaçırılıp tecavüz edildiği Akdamar Adasındaki kilisenin onarılıp ibadete açıldığı gibi… İhanet mi, cehalet mi, gaflet mi, yoksa hepsi mi? Bu çalışmalar kime hizmet ediyor?

Dışarıda AB-D-İsrail; içeride AKP… Elbirliği ile Türkiye’nin temellerini dinamitliyor. Karşı çıkan, hakikatleri halka açıklamaya çalışan kim varsa terör örgütü üyesi olarak suçlanıyor, yapılan suçlamayla açıklanan bilgiler itibarsızlaştırılıyor.

Sizlere 2003 yılında “Türkiye Tanıtım Konseyi”nin çalışmalarından bazı hatırlatmalarda bulunayım, AKP zihniyeti neymiş görün:


Projenin İstanbul’la ilgili bölümünde “İstanbul, Müslümanlık ve Türklük gibi negatif çağrışımları olan kavramlardan soyutlanarak ele alınabilecek bir değerdir” yazıyordu. Türkiye’nin tanıtılacak tarihi mekanları, “ Efes, Nemrut, Ksantos, Antik kiliseler, tapınaklar”; tarihi kişilikler de, “Yedi Uyurlar, Homeros, Sezar, Diyojen, Ezop ve Nakşidil Sultan” olarak belirlenmişti.


Bu projede yer alan komitelerdeki isimler daha da ilginç. Kültür-Edebiyat-Mizah komitesi: Mario Levi, Orhan Pamuk. Tarih-Arkeoloji-Mimarlık: Prof. Dr. Stefanos Yerasimos. Kamu: Ali Müfit Gürtüna, Cengiz Özdemir, Melih Gökçek. Basın Medya: Etyen Mahçupyan, Mehmet Ali Birand. Akademikler: Geyvan Mc. Millen, Prof. Dr. Jak Deleon. Sivil Toplum-Meslek Örgütleri: Aldo Kaslowski, Tanıtım Strajejileri Kurulu: Vincent Bouvard.

Gördüğünüz gibi, Türkiye’yi Türksüz ve İslamsız tanıtmaya kalkan AKP; 7 yılda tarihimizi tartışmaya açarak, kültürümüzü yozlaştırarak, hutbelerden “İslam tek geçerli dindir” sözünü kaldırarak iyice yol aldı. Hesap verme zamanının yaklaştığını hissetmiş olmalı ki, yargıdan kaçmanın yollarını arıyor.

Anayasa ve HSYK’na kendi adamlarını, hem de 12 yıllığına atayarak yargıdan kaçmaya çalışıyor. Bu değişiklikleri yapmayı başarırsa BOP tıkır tıkır işleyecek, Türk Vatandaşları kendi ülkesinde kiralık işçi yapılacaktır. Ne güzel, tek kurşun atmadan işgal edilen bir ülke... Demekki RTE'yi Saddam kadar bile ciddiye almamışlar. Okyanus ötesinden iste, Türkiyeli Hükümetten "baş üstüne". 

AKP sayesinde şeytan bile tatil yapıyor olmalı, keza bunların akıl ettiğini şeytan bile akıl edemezdi. Şimdi cehenneme giden yolun tabelasını Anayasa Değişikliği yaparak değiştirmek istiyorlar.

Z_eucar@yahoo.com.tr
 
29.03.2010

--
BENiM MANEVi MiRASIM BiLiM VE AKILDIR!
 
"Ben, Manevi Miras olarak hiçbir Ayet, hiçbir Dogma,
hiçbir Donmuş ve kalıplaşmış Kural bırakmıyorum.
Benim Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır...
 
Zaman süratle ilerliyor, Milletlerin, Toplumların,
Kişilerin Mutluluk ve Mutsuzluk anlayışları bile değişiyor.
Böyle bir Dünyada, asla değişmeyecek Hükümler getirdiğini
iddia etmek, Aklın ve İlmin gelişimini inkar etmek olur...
 
Benim Türk Milleti için yapmak istediklerim
ve Başarmaya çalıştıklarım ortadadır.
Benden sonra Beni benimsemek isteyenler,
bu temel eksen üzerinde Akıl ve İlmin rehberliğini
kabul ederlerse, Manevi mirasçılarım olurlar."
 
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
 
Grup mail adresi: MAKARNA@googlegroups.com
Grup yöneticisi : makarna+owner@googlegroups.com
Grup anasayfa : http://groups.google.com/group/MAKARNA

Blog Arşivi