28 Mart 2010 Pazar

[cadilarmekani], papatyam

PapatyamKaç ay oldu görüşmeyeli seninle, ne kadar oldu sesini duymayalı, kokun hala tenimde, hiç yıkanmadım senden ayrılalı. Şehrinden ayrıldığım günü hatırlıyorum. Ardımdan su döküşünü, yine sen kapattın asansörü ve pencereden gidişime baka baka el salladın. Gözlerinden yanaklarına yavru kuş gibi sıcak iki yaş döküldü. Benimse içimde fırtınalar kopsada giderken erkekliğe bok sürmemek için ağlayamadım. Buna çok pişmanım. Oysa şimdi itiraf ediyorum, için için ağladım papatyam.Göz yaşlarım içime aktı ve hala gönül vazomda sana saklıyorum.

Senin yanına gelmeden önce yazdığım ilk ve son mektubumla birlikte bir sigaranın üstüne bir şiir yazmıştım. Onuda göndermiştim sana o mektubumda. Sevişmemizde beraber içeriz diye saklamışsın şiirli o sigaramı.

Seninle ilk sevişmemizde, tenlerimizin ilk buluşmasının ardından yaşadığın zincirleme orgazmlardan sonra üstünde kendi ellerimle yazdığım, kendi dizelerimin yer aldığı o sigarayı ikimiz birlikte içmiştik.

Tenimin ateşini yüklemiştim o sigaraya.Tutkularımı, sana olan aşkımı yüklemiştim. Dudağının çektiği o özel sigaramızdan içmek benim için dünyanın en lezzetli orgazmıydı. Sende bunu yaşadın kucağımda kıvrak kıvrak dans edip sana özel hazırladığım şiir sigaramı içine duman duman çekerken.Aynı anda da çağlayandan dökülen billur bir ırmak gibi aktın ve ben de seninle aynı anda derinlerine iliklerim koparcasına boşaldım nefes nefese senin içine papatyam.

Şehrinden ayrılırken otobüse bindiğimde bulutlar bile ağlıyordu. şehrin yıkılmış ve ardımdan yıkanmıştı göz yaşlarıyla. Şimdi ayak izlerim, geçtiğim sokaklarda, caddelerde kalmadı. Şehrine yağan kar örttü üstlerini, yağmurlar yıkadı. Geçen gün boğazda dolaşırken. Şehrine bıraktığım ayak izlerimi iki ay sonra boğazın serin sularında gördüm. Karadenize dökülüp beni boğazda bulmuş ve gittiğim günden kalan selamını getirmişti... Aleyküm selam

Şu an bir piyanonun mırıltısında yazıyorum gönlümün ıslak yağmurlarını, üşüyorum. Notalar vuruyor beni, ayrılık vuruyor, gözlerin vuruyor papatyam. Beni sen öldürüyorsun.

Keşke seni hiç tanımamış, keşke kokunu hiç duymamış, keşke seni hiç içmemiş olsaydım. Keşke,...Şu başım sensiz kalışımda sanki sigarasız kalmışım gibi zonkluyor ve dönüyor. Beni sen öldürüyorsun papatyam.

Ben sana gelinceye kadar bakir değildim. Sende bakire değildin. Ama aşkımız bakir ve bakireydi.Aşkımızın erkekliğini ve kızlığını senin yatağında tutkulu, ateşli sevişmelerimizle tenlerimizde bozduk. Yırttık aşkımızın kızlık zarını. Isırık izlerin, tırnak izlerin tıpkı aşkın gibi hala tenimde çok derin. Beni sen öldürüyorsun papatyam.

Bir sonbahar aşkıydı bizimki ama bir ilkbahar aşkından daha lezizdi. İlkbahara hiç dokunmadan sen, es geçmiş ve sonbaharda açmıştın gönlümde. Saçların tıpkı papatya sarısı. Gözlerin tütün rengi. Tenin beyaz. Bakışların kar soğuğu. Dilin çiğdem. Göz yaşların sabah gülün üstüne düşen kırağı ve gülüşün yaz sıcaklarında gelen, şiddetli yağmurlarda sadece dökülen kırımsa gibiydi papatyam. Beni sen öldürüyorsun.

Şimdi bir acı ki;
Sanki saçlarımı cımbızla tek tek çekiyorlar.
Sanki ayak parmaklarımdan santim santim jiletle parçalar kopararak gövdeme doğru ilerliyorlar.
Şimdi bir acı ki;
Tüm organlarım birleşipte kalbimin ve beynimin öncülüğünde ve senin örgütlemenle bana baş kaldırıyorlar.Beni sen öldürüyorsun papatyam.

Ablamız ikimiz için bir şarkı söylemişti dost toplantımızda. Hani şöyle başlıyordu. '' Kuşlar bile yuvaya döndü, herşey döndü, sen dönmez oldun, sen dönmez oldun. '' Evet ben dönmüyorum. Çünkü kalbimden yaralandım.Beni sen öldürüyorsun papatyam.

Şimdi bir sigaraya daha bir şiir dörtlüğü yazıyorum:

Bir gece dudaklarımın buluşmasını
Sen başka dudaklarda yaşamak isteyebilirsin
Karşı değilim, üzülsemde karar senin
Ancak benim kalbine yüklediğim
Tutkulu aşk ateşini asla başkalarında yaşayamazsın
Buda benim sana son sözlerim
Şimdi git ve istediğini yap sen bilirsin...

Ve bu sigarayıda sana bir mektupla göndereceğim beyaz bir güvercinin eliyle.O sigarayı ilk birlikte olduğun insanla yüreğin yetiyorsa, kalbin el veriyorsa ilk sevişmende iç ve bak bakalım ikimizde içtiğin gibi aynı lezzetli tadı alacakmısın? Senin elinden kalbimden keskin bir bıçakla yaralandım. Beni sen öldürüyorsun papatyam.

Dökerim bulutları bir damla göz yaşına
Yıkarım şehirleri bir saç teline
Kar dizlerime gelsede yürürüm şehrine
Yeter ki sen iste; Yeter ki sen iste papatyam

Aşk işkence değil, nede bilmece
Sevgi ölmek değil gülümsemek bence
Şu gönlüm mutludur, seni sevince
Yeter ki sen iste; Yeter ki sen iste papatyam

Aşkım sonsuz, aşkım deli ve büyükçe
Aşkım kar tanesi, aşkım aşk şurubu içince
Benim aşkım sana akıyor, sende sevince
Yeter ki sen iste; Yeter ki sen iste papatyam
Beni sen öldürüyorsun farkındamısın! ....

--
Bu e-postayı Google Grupları'ndaki "Cadıların Mekanı - İnternetkadin.com" adlı gruba abone olduğunuz için aldınız.
Bu gruba kayıt göndermek için cadilarmekani@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu gruba olan aboneliğinizi iptal etmek için cadilarmekani+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Diğer seçenekler için http://groups.google.com/group/cadilarmekani?hl=tr adresinden grubu ziyaret edin.

Blog Arşivi