30 Mart 2010 Salı

m~a~k~a~r~n~a :" Osmanlı Devleti Zamanında Ermeni Nufusu Üzerine Bazı Bilgiler"Sayın Kenan Ziya Taş 'tan..(arşivleyiniz)



---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: osman turkoguz <turkoguzlar_1881@hotmail.com>
Tarih: 30 Mart 2010 11:25
Konu: FW: :" Osmanlı Devleti Zamanında Ermeni Nufusu Üzerine Bazı Bilgiler"Sayın Kenan Ziya Taş 'tan..(arşivleyiniz)
Kime:



 

From: osmanturkoguz@hotmail.com
Subject: FW: :" Osmanlı Devleti Zamanında Ermeni Nufusu Üzerine Bazı Bilgiler"Sayın Kenan Ziya Taş 'tan..(arşivleyiniz)
Date: Mon, 29 Mar 2010 18:50:52 +0300

HÜSNÜNİYET EVRAKTIR;GERİSİ DE SALAKLARI KANDIRMAK,GERÇEK HAKLILARI DA UYUTMAKTIR.
 


Date: Sun, 30 Dec 2007 06:57:56 +0200
From: SANCAKTAR...

 

Osmanlı Devleti Zamanında Diyarbakır'daki Ermeni Nüfusu Üzerine Bazı Bilgiler

*Kenan Ziya TAŞ

Dicle havalisinin en büyük şehri Diyarbakır'dır. Asur kaynaklarında adı "Amid veya Amida" olarak geçen Diyarbakır için diğer tarihî kayıtlar bölgeden bahsettiklerinde Diyarbekir ismini kullanırken, şehir merkezinden bahsettiklerinde ise Amid adını tercih etmişlerdir. Bu durum Osmanlı arşiv belgelerinde de devam eder. Mezopotamyayı bir yandan İran ve Kafkaslara öte yandan Karadeniz sahillerine bağlayan tarihî bir yol kavşağında bulunur. Bugün Türkiye hudutları içinde kalan kısmı itibarı ile Güney Doğu Anadolu olarak isimlendirilen bölgeye Arap kaynaklarında el-Cezire veya Beynennehreyn (iki nehir arası), Batı kaynaklarında Yukarı Mezopotamya deniliyordu ve Diyarbakır, adı geçen bölgenin merkezi durumundaydı. Aynı zamanda bir mıntıka adı olan Diyarbakır, Arap kabilelerinden Bekir bin Vail b. Kâsıt'a nisbetle bu adla anılmıştır ve geniş bir alanı kapsamaktadır. Bütün Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun Osmanlı hâkimiyetine girişi ise Yavuz Sultan Selim'in padişahlığı zamanına tesadüf eder. Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra Osmanlı idarî teşkilatı çerçevesinde Diyarbakır Beylerbeyliği oluşturulmuş ve Diyarbakır Şehri de beylerbeyliğin merkezi olmuştur. 1514-1515 yıllarında kesin olarak Anadolu Türk bütünlüğüne dahil edilen Diyarbakır ve çevresi tarihî seyir içinde kazandığı özelliklerini sürdürmüştür.1

Diyarbakır'ın hem idarî hem de beşerî bakımdan yapısını, 19. yüzyılın sonlarında Düyûn-ı Umumiye müfettişi olarak bölgedeki seyahatleri esnasınaki gözlemleri ifade etmektedir. 2 Buna göre Hısn-ı Keyfa, Amid ve Meyyâfârikin (Silvan) onun sınırları içindedir. Diyarbekir, ahalisinin büyük çoğunluğu Müslüman birazı Ermeni ve Keldani'dir. Hepsi Türkçe, Kürtçe ve bazen Arapça konuşurlar. Diyarbakır'ın bu durumu, daha sonra meydana gelecek gelişmelerde olumsuz ve istenmeyen birtakım neticelerin ortaya çıkmasına fırsat verecektir. Daha açık bir ifadeyle dünyada 18. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan değişmeler Osmanlı ülkesi üzerinde geleceğe yönelik hesapların yapılmasına daha bir hız vermiştir. Osmanlı ülkesindeki Hıristiyanlar gibi, ülkedeki Müslümanları da ayırıp gerek birbirlerine gerekse Osmanlı gücüne karşı kullanabilmek Avrupa siyasetinin temeli olmuştu. Bu siyaset Türk devlet adamları tarafından bilinir ve gereken tedbirler alınırdı. Ancak 1826 sonrasında ve özellikle Tanzimat'tan sonra sanki Avrupa devletleri Türkiye'nin güçlü bir devlet olmasından başka bir şey düşünmezlermiş havasına girildi. Bunda devrin dış ve ona bağlı iç siyaset çevrelerinin büyük payı vardı.

Osmanlı Devleti'nin karşı karşıya kaldığı ve ve daha sonra da Türkiye Cumhuriyeti'ne devrettiği problemlerin en belli başlılarından biri olan Ermeni Sorunu bu genel çerçeve içinde içinde ortaya çıkmıştır. Ermeni sorunun ortaya çıkışında ise değişik faktörler rol oynamıştır. Bunların teferruatına girmeden başlıklar hâlinde sıralayacak olursak; Fransız İhtilâli'nin, 1878 Berlin Konferansı'nın, Batılı devletlerin tahrik, teşvik ve finans desteğinin, aynı şekilde Ermeni Patrikhanesi ve diğer Ermeni kiliselerinin faaliyetlerinin, Osmanlı Devleti'nden ABD ve Avrupa'ya giderek ihtilalci fikirlerle yurda dönen Ermenilerin 1828, 1878, 1912, 1914 savaşları öncesi / sırası / sonrası olayların, bilinçlenme, propoganda ve göç hareketlerinin, gayrimüslim okullarının, hayır cemiyetlerinin Ermeni çetelerinin, misyoner faaliyetlerin, Yunanistan, Bosna-Hersek ve Bulgaristan olaylarının her birisinin değişik derecede veya hepisinin toplu olarak etkisi vardır.3

Bu sorunun en önemli yönlerinden biri ise Osmanlı Devleti'ndeki Ermeni nüfusunun miktarına ait tartışmalardır. Bu sebeple Osmanlı Devleti zamanında Diyarbakır'daki Ermeni varlığının sayılara dayalı olarak tespiti konunun bilimsel olarak ele alınıp incelenmesinde ve buna bağlı olarak gerçeklerin tespit edilmesinde çok önemli bir yer tutmaktadır. Bunun için Müslüman ve Müslüman olmayan nüfusun zaman içinde uğradığı değişiklikleri somut olarak takip edebilmek için rakamlara dayalı olarak, tablolar hâlinde vermek kelimelerden daha fazla önem kazandığı için ağırlık buna verilmiştir.

Öncelikle değişik kaynaklara göre Devlet genelindeki Ermeni nüfusunu bildiren rakamlara bir göz atacak olursak, verilen rakamlar arasındaki farklar yer yer biribirinin üç katı kadar farklılıklar gösterir.4

KAYNAKLAR
NÜFUS
Patrikhane : 
1.780000 - 3.000.000
Jacquas Morgan 
2.380.000
Pastırmaciyan : 
2.100.000
Hovanisyan : 
1.500.000 - 2.000.000
Vahan Vardabet : 
1.263.000
Constenson : 
1.400.000
Walker : 
1.500.000
Ravenstein : 
760.000 (Asya Türkiyesi)
Clair Price : 
1.500.000
A.Powell : 
1.500.000
Lynch : 
1.058.484
Zelenof : 
921.000
Cuinet :
838.125
Enc. Britannica : 
1.500.000
1917 İngiliz Salnamesi : 
1.056.000
Osmanlı Kaynaklar : 
1.160.000 - 1.300.000

Rakamlardaki bu tutarsızlıklar, asılsız soykırım iddialarını daha baştan çürütmektedir. Buna rağmen gerçekleri ortaya koymak bakımından, sorunun ortaya çıktığı 19. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin nüfus yapısını veya dinî-beşerî bir profilini göz önüne sermek bilimin bir gereğidir.

 

Osmanlı Devletinde Nüfusun Dinlere Göre Dağılışı (1831) 5

Milletler
Rumeli
Anadolu
Toplam
%
İslam
513.428
1.995215
2.508.643
66.33
Hıristiyan
811.546
359.379
1.170.925
31.19
Kıpti
29.530
7.143
36.673
0.98
Yahudi
11.674
5.396
17.070
0.46
Ermeni
3.556
16.743
20.309
0.54
TOPLAM
1.369.744
2.389876
3.753.620
100.00

 

Osmanlı Devletinde Nüfusun Dinlere Göre Dağılışı (1844) 6
Milletler
Rumeli
Anadolu
Afrika
Toplam
%
Müslümanlar
3.800.000
12.950.000
3.800.000
20.550.000
58.13
Rum-Ortodoks
11.370.000
2.360.000
-
13.730.000
38.84
Katolikler
260.000
640.00
-
900.000
2.55
Yahudiler
70.000
100.000
-
170.000
0.48
TOPLAM
15.500.000
16.050.000
3.800.00
35.350.000
100.00

 

Osmanlı Devletinde Nüfusun Dinlere Göre Dağılışı (1897) 7
Cemaatler (Milletler)
Erkek
Kadın
Toplam
%
İslâm
8.499.798
6.612.147
14.111.945
74.07
Rum
1.341.049
1.228.863
2.569.912
13.49
Ermeni
546.030
496.344
1.042.374
5.47
Bulgar
449.286
380.903
830.189
4.36
Katolik
65.912
54.567
120.479
0.64
Yahudi
117.767
97.658
215.425
1.13
Protestan
22.963
21.397
44.360
0.24
Latin
12.280
10.055
22.335
0.12
Manini
15.262
17.154
32.416
0.17
Keldani
3.866
1.902
5.768
0.03
Süryani
19.500
16.054
35.554
0.18
Kıpti gayrimüslim
10.309
9.241
19.550
0.10
TOPLAM
10.104.022
8.946.285
19.050.307
100.00

 

1914 Resmî İstatistiğine Göre Osmanlı Devleti'nde Nüfusun Dağılışı8
Vilâyetler
Müslümanlar
Rumlar
Ermeniler
Edirne
360411
227680
19773
Adana
341903
8974
52650
Antalya (Sancak)
235762
12385
630
Ankara
877285
20240
51556
Halep
576320
21954
20142
Aydın
1249067
299097
20237
Bitlis
309999
-
117492
Bolu
399281
50151
2970
Bursa
474114
74927
60119
Kayseri
184292
20590
50174
İstanbul
560434
205752
82880
Çanakkale (sancak)
149903
8550
2474
Diyarbakır (sancak)
492101
1935
65850
Canik
265950
98739
27319
Erzurum
673297
4864
134377
Eskişehir (sancak)
140678
2613
8592
İzmit (sancak)
226859
40048
55852
İçel (sancak)
102034
2507
341
Karahisar (sancak)
277659
632
7439
Karasi (sancak)
359804
97497
8653
Kastamonu
737302
20058
8959
Harput
446379
971
79971
Kütahya (sancak)
303348
8755
4548
Maraş (sancak)
152645
34
32322
Menteşe (sancak)
188916
19923
12
Niğde (sancak)
227100
58312
4936
Urfa (sancak)
149384
2
16718
Sivas
939735
753324
47099
Trabzon
921128
161574
68899
Çatalca (sancak)
20048
36791
842
Van
179380
1
67792
Zor (sancak)
65770
45
232
TOPLAM
13339000
1561075
1234671
GENEL NÜFUS
16134746
 
 

Çeşitli siyasî ve tarihî metinlerde tehcir, soykırım (jenosid) iddalarının dayandırılmak istendiği olayları cereyan tarihine tesadüf eden, yukarıda verilen 1914 tarihli resmî istatistiğe göre Diyarbakır vilâyetindeki toplam ermeni nüfusu 65.850'dir. Bu sayı ile Bütün Osmanlı ülkesinde kalabalıklık bakımından Diyarbakır yedinci sıradadır. Şimdi bu nüfusun tarihî seyir içinde Diyarbakır'da nasıl geliştiğini ve değiştiğini yine rakamlara dayalı olarak takip edelim.

16. yüzyılın başından 20. yüzyıl başına kadar geçen dört yüz yıllık süre içinde Diyarbakır şehrinin nüfus yapısı genel hatları ile şöyledir: Diyarbakır, üç semavî dine mensup insanların bulunduğu bir yerdir. Şehirde hem Müslüman hem Hıristiyan hem de Yahudiler bir arada yaşar. Ancak bunların şehirde yaşadıkları mekânlar yani mahalleler, genellikle birbirinden ayrıdır. Mahalle-i Gebran, Mahalle-i Eramine, Mahalle-i Şemsiyân, Mahalle-i Yahudiyân gibi adlarla anılan mahalleler bulunmasına rağmen yine diğer şehirlerdekinin aksine -muhtemelen şehrin kalın bir surla çevrili olmasından dolayı- diğer şehirlere göre daha içi içe bir hayat tarzı sürdürdükleri anlaşılıyor.

Konumuzu asıl ilgilendiren gayrimüslim (Müslüman olmayanlar) nüfusun durumudur. Burada Hıristiyanlık, Müslümanlık ve Yahudilikle kıyaslanmayacak ölçüde farklılık gösterir. Zaten şehirde var olan yahudi zümre hiçbir zaman büyük bir oran / yekûn tutacak seviyeye ulaşmamıştır. Şehirde Diyarbakır şehrinin nüfusunu, dine bağlı zümreler itibarı ile ele aldığımızda karşımıza çıkan manzara Anadolu'nun diğer şehirlerinden biraz farklıdır. Diyarbakır'da diğerlerine nazaran daha bir çeşitlilik vardır. Bu çeşitliliğin en açık ifadesini geç bir tarih olmakla beraber 19. yüzyılda hazırlanmış bir rapordaki ifadelerde buluyoruz. 1879/1880 yılında hazırlanan vilâyet nizamını teftiş komisyonunun raporunda Diyarbakır'ın beşerî durumu şöyle tasvir edilmektedir: "Şehir on bin altı yüz elli kadar nüfusu barındırmakta olup, bunun beş on bin kadarı Müslüman, kalanı Keldani, Süryani, Yahudi, Ermeni ve Rum Protestan ve Ermeni Katoliği'dir. Bu vilâyette bunların dışında Yakubi, İbrahimi, Yezidi, Arap, Kürtzade vb. cinsleri dahi olup çeşitli mezheplerdendir." 9 Bu ifadelerde geçen bir kısım gurupların resmî bir statü taşımadıkları ve bu statüye göre muamele görmediklerini biliyoruz. Hatta Diyarbakır için orijinal olan bir husus da buradaki pek çok Hıristiyan veya diğer gayrimüslim zümrenin de Ermeni zümresine dahil edilmesidir. Onlar da Osmanlı Devletinde uygulanan millet sistemi çerçevesinde elde ettikleri hakkı ermeni cemaati vasıtasıyla kullandıklarıdır.10

Bugün çeşitli yerlerde yazılıp söylenen Ermenistan'ın ve tahayyül edilen bu ülkenin sınırlarını gösteren haritalara göz attığımızda, aşağıda genel bir demografik yapısını verdiğimiz bölgeyi ihtiva ettiğini görürürüz . Ancak yine buradaki rakamlara baktığımızda tasavvur edilenleri uygulamanın neden mümkün olmadığını daha açık görebiliriz ve iddiaların tarihî bir temele dayanmadığını bütün açıklığı ile görebiliyoruz. Veya başka bir ifade ile günümüzde Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığı ve bütünlüğü aleyhine olarak ortaya konmaya çalışılan çeşitli kombinasyonların uygulamalarına merkez olarak seçilmek istenmesi ve isteğin gereği için tarihî mesned olma iddialarının da geçersizliğini daha rahat görebiliyoruz.

BÖLGENİN 16.YÜZYILDA DİNÎ YAPISI 11
Şehirler

Müslim

Hıristiyan

Ermeni

Yahudi Nasrani

Adıyaman

6312

-

369

-

Arapkir

6912

1092

602

-

Ayntab (Anteb)

18126

-

206

-

Besni

2223

-

181

-

Birecik

13708

2160

925

-

Çemişgezek

8851

1803

6520

-

Çermik

3124

-

586

-

Çüngüş

2523

141

...

[İleti kısaltıldı]  






--
  "Türkiye Cumhuriyeti,yalnız iki şeye güvenir.Biri Türk Milletinin kararlılığı,diğeri en acı en ağır şartlarda dünyanın takdirlerini hakkıyla kazanan Ordumuzun Kahramanlığıdır."
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK


"O takdirde asker Mustafa Kemal mavzerini eline alır,fişeklerini göğsüne dizer,bir elinede bayrağını alır Elmadağı'na çıkar,orada tek kurşunu kalıncaya kadar vatanı müdafaa eder.Kurşunlarım bitince bu aciz vücudumu bayrağıma sarar,düşman kurşunlarıyla yaralanır,temiz kanımı mukaddes bayrağıma içire içire tek başıma canımı veririm.Ben buna ant içtim."
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
23 Nisan 1920 TBMM

Gülsev Eyüboğlu İrhan

--
BENiM MANEVi MiRASIM BiLiM VE AKILDIR!
 
"Ben, Manevi Miras olarak hiçbir Ayet, hiçbir Dogma,
hiçbir Donmuş ve kalıplaşmış Kural bırakmıyorum.
Benim Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır...
 
Zaman süratle ilerliyor, Milletlerin, Toplumların,
Kişilerin Mutluluk ve Mutsuzluk anlayışları bile değişiyor.
Böyle bir Dünyada, asla değişmeyecek Hükümler getirdiğini
iddia etmek, Aklın ve İlmin gelişimini inkar etmek olur...
 
Benim Türk Milleti için yapmak istediklerim
ve Başarmaya çalıştıklarım ortadadır.
Benden sonra Beni benimsemek isteyenler,
bu temel eksen üzerinde Akıl ve İlmin rehberliğini
kabul ederlerse, Manevi mirasçılarım olurlar."
 
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
 
Grup mail adresi: MAKARNA@googlegroups.com
Grup yöneticisi : makarna+owner@googlegroups.com
Grup anasayfa : http://groups.google.com/group/MAKARNA
 
To unsubscribe from this group, send email to makarna+unsubscribegooglegroups.com or reply to this email with the words "REMOVE ME" as the subject.

Blog Arşivi