Bülent ESİNOĞLU
Faşizm gelmeden önce, aydınlar ve dolayısı ile halk örgütlenebilseydi,
zaten faşizm gelemezdi.
Eğer zamanında emperyalizme, emperyalizm diyebilseydik. Faşizm ile bu
kadar kısa zamanda yüzleşmezdik.
Adalet güçlerin dengelendiği durumlarda daha da güçlüdür.
İşbirlikçiler ve egemen sınıflar örgütlü, halk örgütsüzse,
adaletsizlik gittikçe artar.
İktidarlar sadece güçsüzlere karşı kuvvet kullanır. Kural, kanun
uygular. Müeyyide uygular.
Faşizm bir zümre adına veya devlet adına uygulanır.
Yaşadığımız faşizm, hem bir zümreye, hem de başka bir devlete
dayanarak uygulanan faşizmdir.
Dayandığı zümre; Batının ürünlerini Türk Halkına satan, ulusal
pazarları yabancılara kullandıran, işbirlikçi ithalatçıların dayandığı
kitledir.
Yaşadığımız faşizmin Hitler Almanya'sında uygulan faşizmden önemli bir
farkı vardır.
Alman faşizmi kendi yerli sermayesine dayanmaktaydı. Onun etrafındaki
kitleleri örgütlemişti.
Bizde ki faşizm ise; işbirlikçi kitleye ve Amerikan devletine dayanan
faşizmdir. Büyük Orta Doğu Projesinin Eşbaşkanı Başbakandır. Ülkenin
rejimi ve sınırlarının değiştirilmesi Amerikan devletinin isteğidir.
Yani esas ana işler Amerikan talepleri ile şekillenir.
Bir misal ile zihinleri biraz daha açalım.
Meclisten Eşbaşkana verilen, televizyon kapatma ve yayın durdurma
yetkisini ele alalım.
Bu uygulamadan mevcut televizyonlar hiç etkilenmezler. Hatta olumlu
etkilenirler. Örgütsüz halk adına konuşan, muhalefet eden bir veya
birkaç televizyon, kapatılınca onların izleyicisi de işbirlikçi
televizyonların izleyici durumuna düşerler.
Bir örnek de haberden vereyim. İki gün önce yazdığım,"54 CIA Ajanı, 54
Yerli Türk Firmasını Takip ediyor" yazısının yazmadan önce başımdan
geçen:
Haberi bir holding medyasının İnternet Sitesinden aldım. Dönüp yeniden
ayrıntılarını okumaya fırsat kalmadan haber siteden kalktı.
Haber doğruydu. Ama CIA ve işbirlikçilerinin işine gelecek bir haber
değildi.
Buradan CIA'nın saat saat medyayı kontrol ediyor olduğunu anlamak çok
kolay.
Özetle her türlü faşizan uygulama halkın aleyhine olur.
Örgütlenmesini geciktirir.
Direnmesini geciktirir.
Bir süre daha korkak ve hareketsiz kalmasını sağlar.
Bir müddetten sonra adaletsizlik yaygınlaşır. Büyük kitleleri
etkilemeye başlar.
Kaygılanma örgütlenmeyi ve direnmeyi beraberinde getirir. Hiç kimsenin
beklemediği bir sırada büyük bir güç ortaya çıkar. Önemli olan bu
kitleyi doğru yönetmektir. Bunu da sadece öteden beri örgütlü olarak
yoluna devam eden, tecrübeli önderlikler yerine getirebilir. İyi
yönetilmezse, anarşi olur. Bundan da gene işbirlikçi faşizm karlı
çıkar. 12 Eylül buna en iyi örnektir.
Tam ben bu satırları yazarken, Rektör Haberal'ın doktoru Prof.Dr.
Erhan Kansız'da terör'e yardım ve yataklıktan göz altına alınır.
Artık mantık bitmiştir.
Faşizmin kendine göre mantığı vardır. Hızla o işlemeye başlar. Faşizm
yalakaları o mantığı kusursuz mantık olarak takdim ederler.
İşte bu noktadan sonra vatan kaygısı ve onun sonucu olarak örgütlenme
ihtiyacı artar.
Evet, vakit çok geçtir. Örgütlenmek için her hareket bir öncekine göre
daha zor ve bedeli daha ağır olmaya başlar. Ödenecek bedeller daha da
ağırlaşmıştır.
Gerçekler artık açıktır, gerçek UMUT da bu noktadan sonra hızla
büyür.
--
BENiM MANEVi MiRASIM BiLiM VE AKILDIR!
"Ben, Manevi Miras olarak hiçbir Ayet, hiçbir Dogma,
hiçbir Donmuş ve kalıplaşmış Kural bırakmıyorum.
Benim Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır...
Zaman süratle ilerliyor, Milletlerin, Toplumların,
Kişilerin Mutluluk ve Mutsuzluk anlayışları bile değişiyor.
Böyle bir Dünyada, asla değişmeyecek Hükümler getirdiğini
iddia etmek, Aklın ve İlmin gelişimini inkar etmek olur...
Benim Türk Milleti için yapmak istediklerim
ve Başarmaya çalıştıklarım ortadadır.
Benden sonra Beni benimsemek isteyenler,
bu temel eksen üzerinde Akıl ve İlmin rehberliğini
kabul ederlerse, Manevi mirasçılarım olurlar."
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Grup mail adresi: MAKARNA@googlegroups.com
Grup yöneticisi : makarna+owner@googlegroups.com
Grup anasayfa : http://groups.google.com/group/MAKARNA