Bülent ESİNOĞLU
Aydınlar, ekonomistler, Türk savunma sanayi neden gelişmez diye,
paneller, seminerler, sektör analizleri gibi araştırmalar yapar
dururlar.
Araştırmalarda sorun gelir hep pazar meselesine dayanır. Üretecek
imkân ve kabiliyetleriniz vardır, ama ürünü satacağınız yer yoktur.
Türkiye'nin imkân ve kabiliyetleri öyle bir aşamaya gelmiştir ki, çok
ufak bir Pazar desteği ile hem teknoloji üretiminde bir sıçrama
yapacak, hem de ürün miktarı ve kalitesinde bir aşama yapacaktır.
Savunma sanayi firmaları, iç pazarı yeterince kullanamaz. Çünkü
ordumuz silah ihtiyacının çok büyük bir bölümünü Amerika'dan alır. Bu
bağımlılık yerli savunma sanayisinin gelişmesinin önünde büyük
engeldir.
Cumhuriyetin kuruluş yıllarında, bağımsız hareket edebilirken, bu
sanayi alanında çok büyük atılımlar olmuştur. Ne zaman ki, NATO
bağımlılığı başlamış, silahlar Amerika'dan alınmaya başlamış ve yerli
sanayi gerilemeye girmiştir.( Kırıkkale silah fabrikalarında çalışan
işçi sayısı 22 binden, bin 200'e düşmüştür)
Zaman zaman Ordu yöneticilerinin zorlaması ile bazı sektörlerde
kıpırdanmalar olmuşsa da, bu durum savunma sanayinin gelişmesi için
yeterli olmamıştır.
Ama... olay sadece bununla da sınırlı değildir.
NATO'ya bağımlı kaldıkça, etrafımızdaki ülkelere de sanayi ürünü
satamaz olmuşuzdur.
Dış siyasetimiz Amerikalılar tarafından yönetildiği için komşularımıza
da savunma sanayi ürünleri satmamız engellenmiştir.
Suriye İran Irak gibi ülkeler ile ilişkilerimizi Amerika belirlediği
için bu sektörde gelişme gecikmiştir. Amerika'ya bağımlılık devam
ederse, bizim savunma sanayimiz olmayacak demektir.
Adı savunma sanayi olmayan ama birçok sanayi ürünü üreten firmalarımız
vardır. Bunların ürettikleri birçok ürün fabrika kuruluşlarında
yatırım malları olarak kullanılabilecek niteliktedir.
Örnek vermek zorunlu olduğu için veriyorum. Mesela; Boru, boru aksamı,
vanalar, boru kompanzatörler, alüminyum teçhizatlar, freze, torna gibi
makine üreten makineler üretebiliyoruz.
Bu ürünlerin de alıcısı, tabi ki ileri teknoloji üreten Batı ülkeleri
değildir. Sadece İran ve benzeri ülkelere bu ürünleri satıyorduk.
Amerika bu tür ürünleri üreten firmaların İran'a ürün satmasını
yasakladı. Yasaklamak ile kalmadı. Bu firmaları CIA ajanları ile takip
etmeye başladı.
Bu firmalarda başka pazar arama peşine düştüler. Ama ne yapsınlar
ekmek parası nedeni ile bu ürünleri gene de satmanın yollarını
arıyorlardı ki, CİA enselerine oturdu.
Peki, bu 54 firmanın hak ve menfaatlerini kim savunacak derseniz,
cevap çok açıktır. Bağımsız bir devlet.
Gelin, bizim bağımsız devletimize Amerikalı yetkili nasıl bakıyor, ona
bakalım. Richard PODOL-Türkiye ' de önemli mevkilerde, Amerikan
eğitimi görmüş bir Türkün, bulunmadığı bakanlık, ya da İktisadı Kamu
kuruluşu hemen hemen kalmamıştır.
Devlet bu durumda olduğuna göre, zaten Amerika'dan izin almadan
tuvalete dahi gidemeyen hükümetin bir şeyler yapmasını bekleyemeyiz.
Kaldı ki, Amerika kendinin hizmetinden çıkmayan bu hükümet-e bile
güvenmiyor. Ajanları ile firma ve ürün takip ettiriyor.
Bu bilgilerin kamuoyuna ulaşmaması için de, siyasi alanda, medya
alnında sınırlamalar getirilmesi, yönetebilmek için zorunlu oluyor.
Onun için bizim faşizmimize, Amerika adına yürütülen faşizm diyoruz.
8.1.2010, bulentesinoglu@gmail.com
--
BENiM MANEVi MiRASIM BiLiM VE AKILDIR!
"Ben, Manevi Miras olarak hiçbir Ayet, hiçbir Dogma,
hiçbir Donmuş ve kalıplaşmış Kural bırakmıyorum.
Benim Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır...
Zaman süratle ilerliyor, Milletlerin, Toplumların,
Kişilerin Mutluluk ve Mutsuzluk anlayışları bile değişiyor.
Böyle bir Dünyada, asla değişmeyecek Hükümler getirdiğini
iddia etmek, Aklın ve İlmin gelişimini inkar etmek olur...
Benim Türk Milleti için yapmak istediklerim
ve Başarmaya çalıştıklarım ortadadır.
Benden sonra Beni benimsemek isteyenler,
bu temel eksen üzerinde Akıl ve İlmin rehberliğini
kabul ederlerse, Manevi mirasçılarım olurlar."
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Grup mail adresi: MAKARNA@googlegroups.com
Grup yöneticisi : makarna+owner@googlegroups.com
Grup anasayfa : http://groups.google.com/group/MAKARNA