30 Haziran 2010 Çarşamba

m~a~k~a~r~n~a Fwd: SEVİL'DEN // Türkiye Demokrasisinin Ölümü / DANI RODRIK






Türkiye Demokrasisinin Ölümü    

Büyüdüğüm ve Amerika’daki hocalığımdan arta kalan bütün zamanımı geçirdiğim ülkeyi, Türkiye’yi artık tanıyamıyorum. Ülkenin demokrasi ve insan haklarında dev adımlarla ilerliyor gibi görünmesinin üzerinden çok fazla zaman geçmedi. Hükümetin 2002 ile 2007 yılları arasındaki ilk döneminde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ülkeyi AB’ye götürebilmek ve Kürtler üzerindeki kısıtlamaları gevşetebilmek için çalışmıştı.

Ama son zamanlarda aynı hükümet kendi demokrasi söylemi karşısında bundan daha keskin bir zıtlık sergileyemeyeceği ölçüdeki kirli oyunların, korku ve sindirme politikalarının sorumlusu haline geldi.

Eleştirel görüşlerini açıkça ifade etmiş olan yurtdışındaki birçok Türk entelektüeli bana Türkiye’ye dönmekten korktuklarını söylüyorlar. Gizli dinlemeler öyle boyutlara ulaşmış ki ev kadınları bile telefonda “hassas” konularda sohbet etmeye çekinir olmuşlar.

AKP hükümeti muhaliflerine karşı çok sayıda, siyasi motivasyonlu dava başlattı. En çok göze batan davalılar “Ergenekon” adı verilen ve ülkeyi karıştırarak AKP hükümetinin düşmesini sağlamak amacıyla kurulmuş silahlı bir terör örgütünün üyesi oldukları iddiası ile suçlanan yüzlerce emekli ve muvazzaf subay, avukat, akademisyen ve gazeteci oldu. Özel olarak atanmış bir grup savcı tarafından yürütülen ve AKP dostu, AKP tarafından kontrol edilen bir medyanın sevinç çığlıkları ile desteklenen bu Ergenekon davaları asıl süreçle alay etmektedir. Bu davalar genellikle tutarsızlıklarla dolu ithamlara dayanmakta, güvenilirlikleri tartışmalı adı meçhul ihbarcılara inanıldığını ve sistematik savcılık suiistimallerinin varlığını ortaya çıkarmaktadır. Suçlamaların dayandırıldığı kanıtlar, hayali olanından kabaca kurgulanılanına kadar gider. Savcılığın asıl amacı sanki itham edilenlerin itibarını düşürmek ve onları mümkün olduğu kadar uzunca bir süre gözaltında tutabilmektir.

Çetin Doğan hakkındaki suçlamalar

Beni kişisel olarak uyandıran alarm, şubat ayında kayınpederim, emekli Orgeneral Çetin Doğan, paralel bir dava için tutuklandığında çaldı. AKP’ye karşı sesi gür çıkan bir muhalif olan Doğan, 2002-2003 yılında yeni seçilmiş hükümeti devirmek için özenle hazırlanmış bir darbe planının lideri olmakla suçlanıyordu. Suçlamalara temel olan belgeler, her zaman olduğu gibi adı meçhul bir ihbarcı tarafından üretilmiş, orijinalliğine ilişkin ciddi kuşkular uyandıran zamanlama hataları, çelişkiler ve yanlışlarla doluydu. Bunların hiçbiri hükümeti yolundan çevirmedi. Savcılar sahteciliğin tüm belirtilerini görmezden geldiler, hükümetin kontrolündeki bilimsel bir kuruluş suçlamalara destek veren açıkça yanıltıcı bir rapor üretti. Ve AKP yanlısı medya, Doğan’a karşı çirkin bir karalama kampanyası başlattı. Erdoğan ve çevresi bir yandan sanıkların lehine karar almaya cesaret edebilen hâkimlere iftiralar atarken bir yandan da saldırılar korosuna katıldı. Doğan, mahkemeyi beklerken onlarca muvazzaf ve emekli askerle birlikte, güvenilir deliller olmamasına ve sahteciliğin açık işaretlerine rağmen aylarca hapishane de tutuldu. Anlaşılmaz bir biçimde bu mesele birçok sözde Türk demokratı ve liberalinin ortak davası haline geldi ve bu insanlar bu davaların amigoluğunu yapar oldular. Herhalde Ergenekon davalarının derin devlete, yani ordu ve sivil müttefiklerinin kurduğu gizli ağlara hesap soracağı ümidini taşıyorlardı. Türkiye’nin AKP öncesi laik düzeninin güçlü antidemokratik eğilimlerin işaretlerine sahip olduğuna dair pek kuşku yoktur. Ama AKP hükümeti asıl suçların ortaya çıkarılması ve gerçek suçluların adaletin önüne getirilmesi konusuna pek fazla ilgi göstermedi. Bazı Ergenekon zanlıları ihlallerden dolayı suçlu da olabilirler. Ama bu kişilerin somut, kanıtlanabilir suçlar yerine, bulanık, kurmaca suçlarla itham edilmeleri adil bir mahkeme sonucuna ulaşma olasılığını yok etmektedir.

Dahası hükümetin kendisi bu ve diğer davalarda, liberallerin lanetlediği ve yargının önüne getirmek istediği türden faaliyetlerin tıpatıp aynısına girişmiştir. Başka örneklere bakalım. Yüksek rütbeli polislerin Ermeni gazeteci Hrant Dink’in Ocak 2007’de öldürülmesi olayında en azından, büyük ölçüde ihmallerinin olduğuna dair hatırı sayılır miktarda kanıt bulunmasına rağmen bu polislerin hiçbiri yargılanmadı. Aynı polislerin bazılarının Ergenekon soruşturmasını da yürütmüş olmaları bir tesadüf değildir. Saygın bir cumhuriyet savcısı, uydurma suçlamalara dayanılarak Ergenekon ağı üyesi olduğu iddiasıyla tutuklandı. Bu savcı 1998-1999 arasında derin devletin kalesi sayılan jandarma haberalma dairesinin üstüne gitmeye cesaret gösterebilen çok az sayıda savcıdan biriydi. Gerçek suçu, AKP ile bağlantısı olan tarikatları soruşturmaktı. Polis ve savcıların Ergenekon sanıkları aleyhine kanıtlarla oynanmasına karıştıklarını gösteren somut işaretler olduğu halde görevini kötüye kullanılmasına ilişkin, bırakın bir soruşturma yapılmasını, herhangi bir açıklama bile gelmedi.

Geride bıraktığı haksızlıkların izlerine bakılarak gelecek yaz yapılacak seçimlerde AKP’nin gücünü kaybetmemek için elinden geleni ardına bırakmayacağı söylenilebilir. Ne yazık ki Erdoğan’ın eğilimi hem iç hem de dış siyasette harareti birkaç derece arttırmak yönünde olacaktır. (Son günlerde İran’la yakınlaşması veya eski dostu İsrail’e karşı gerilim politikası.)

Şu açıktır ki Türkiye artık daha birkaç yıl önce AKP yönetiminde liberalleşen, gelişen demokrasi değil. Artık ABD’nin de Avrupa’nın da ona sanki

öyleymiş gibi davranmaktan vazgeçmesinin zamanı geldi. Hem kendi hem de Türk halkının selameti adına...

DANI RODRIK  Harvard Üniversitesi Uluslararası Siyasi Ekonomi Bölümü Profesörü.

İngilizceden çeviren: Çimen Turunç Baturalp (The Wall Street Journal, 23 Haziran 2010)

 




--
http://bertanonaran.blogspot.com



--
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE

--
BENiM MANEVi MiRASIM BiLiM VE AKILDIR!
 
"Ben, Manevi Miras olarak hiçbir Ayet, hiçbir Dogma,
hiçbir Donmuş ve kalıplaşmış Kural bırakmıyorum.
Benim Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır...
 
Zaman süratle ilerliyor, Milletlerin, Toplumların,
Kişilerin Mutluluk ve Mutsuzluk anlayışları bile değişiyor.
Böyle bir Dünyada, asla değişmeyecek Hükümler getirdiğini
iddia etmek, Aklın ve İlmin gelişimini inkar etmek olur...
 
Benim Türk Milleti için yapmak istediklerim
ve Başarmaya çalıştıklarım ortadadır.
Benden sonra Beni benimsemek isteyenler,
bu temel eksen üzerinde Akıl ve İlmin rehberliğini
kabul ederlerse, Manevi mirasçılarım olurlar."
 
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
 
Grup mail adresi: MAKARNA@googlegroups.com
Grup yöneticisi : makarna+owner@googlegroups.com
Grup anasayfa : http://groups.google.com/group/MAKARNA

Blog Arşivi