22 Haziran 2010 Salı

[cadilarmekani], senden sana yol var

 
Avucumda denizler kurur; çöller başlar.
Gözüme geceler üşüşür; sabahlar ürküp uzaklara kaçar.
Sözlerimi hece hece alev sarar; korkarım, bir kez “su” dersem sular alev alır.
Sensiz yokuşlar uzar, yollar uçurumlara uğrar.
Yaraların kabuğu açılır; ırmakların yatağı daralır.
Sele kapılır dağlar; köprüler geçilmez olur.
Dünyanın bütün taşları kirpiklerime biner; güneşlerin hepsi çöle iner.
Elimde kalır ağıtların hepsi; kimse duymaz, kimse ağlamaz, kimse anlamaz.
Bir kuyuya iner gibi; tozlanır şiirler, güfteler silinir, şarkılar boğulur.
Harfler harflere bitişmez olur.
Sahipsiz kalır keman; telleri kopar bağlamaların...
Ahenk bozulur; nefessiz kalır neyler.
Bir “Ah!” etsem, “Ah!”ların hepsi ağlar.
Yoksun buralarda, tadın da tadı kaçtı, lezzetler hüzne bulandı.
Yokluğunu bir sorsan bana, cevapların cümlesi kılıç kuşanır, suların hepsi köpürür,
kuru dallar bin defa kırılır, kuşlar bin kez daha dağılır.
Nicedir kirpiklerimde taşıdığım taşlar yoluma düşer; hüznüme yaslanır, ağlar, ağlar, ağlar.
Bütün yangınların bütün külleri bana savrulur; anka kuşlarının hepsi gözlerimin içine bakar,
bir kez daha uçmak için yalvarır.
Yangını da yaktığımdan, küllerin hepsi yine, yeni ve yeniden küllenir.
Adını ağzıma alsam, her yere her zaman yağmur yağar, denizler denizlere koşar,
bütün dağlardan bütün dağlara kuşlar kanatlanır.

Acıların canı yanıyor adını anınca, susayım diye yalvarıyorlar.
Yaralar senin susuşunla yaralanıyor; bir söz umuyorlar merhem olur diye.
Geceleri sokak lambalarının loşluğuna sığınıp birbirlerine sarılıyorlar ama yine de çok üşüyorlar.
Bir de, evden kaçmış mutluluklar var; hâlâ sığınacak bir köprü altı arıyorlar
ama gözleri aydınlık pencerelerin önünde, belki sen ekmek verirsin diye bekliyorlar.
Umutlar var hemen aşağı mahallede, gecekondu yapmışlar kendilerine,
köylerini bırakmışlar, kalplerden sürülmüşler.
Yolları sorma, onlar hepsinden perişan, köyüne dolanmak için can atıyorlar, kıvranıyorlar ama nafile...
Sen olmayınca, yollar da yolda kalıyor, ayakları taşa dolanıyor.
Neredesin ? Sensiz ayrılık bile ayrıldı sevdiğinden.
Sensiz hüzün de mahzun oldu.
Sensiz şiirler yarım kaldı,
Heceler senin elinden tutup şarkılara sokulmak istiyorlar.
Haberin var mı , burada kuşlar yuvaya uçmuyor; gurbet bile gurbete düşüyor.
Duydun mu, burada bahar geldiğine pişman oluyor; güzün yaprakları kuruyor.
Sensiz ayrılık bile ayrılık olmuyor, kavuşmak bile tat vermiyor.
Sensiz sözler boşluğa düşüyor, sensiz kalem kâğıda dokunmuyor.
Sensiz hüzün bile yüze gelemiyor, acılar utanıp kuytulara saklanıyor.
Suskunluğun zor bana .
Ben sustum, sen söyle iyiliğimi.
alıntı
 


--
...Arkamdan konuşup adımı batırmaya çaLışacağınıza kendi adınızı battığı yerden kurtarın ! ;)

--
Bu e-postayı Google Grupları'ndaki "Cadıların Mekanı - İnternetkadin.com" adlı gruba abone olduğunuz için aldınız.
Bu gruba kayıt göndermek için cadilarmekani@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu gruba olan aboneliğinizi iptal etmek için cadilarmekani+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Diğer seçenekler için http://groups.google.com/group/cadilarmekani?hl=tr adresinden grubu ziyaret edin.

Blog Arşivi