15 Haziran 2010 Salı

[cadilarmekani], SENIN O KOKUNA YILLAR ONCESINDEN GELIRIM

Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim
Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim
Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim
Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim
söyle bana
düştüğünde düşüme ne yapmalıyım 
nereye sığınmalıyım sağanağından 
sen 
dün bir başk
bu gün bir başak garip 
narçiçeği 
senin gözlerinden alevlenen 
o kıvılcım alevinde kaybettim diye kendimi 
yangınlarda mı bulmalıyım


Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim
yıllar önce bu gün 
bir ikindi vakti düştüm peşine 
tarlalarımızın hududunda 
boy boy dizili iken selviler 
yıllar sonra şu an 
tarlalarımız aç 
selviler yok 
kim bilir kim ısındı dallarına 
serçeler başka mesken buldu yuvalarına

Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim

seni beklerken 
bir çiçekten saç kokunu çalıyorum habersizce 
bir çiğ damlası düşüyor dudaklarıma 
oysa ne dudak çatlamıştır susuzluktan 
ne açlık vardır saçını kokan çiçekten öteye 
ama nedense bu diyarda 
aşk a bu denli cömert değildir bedenler 
ve her davetten boş döner 
bedeninden alacaklı eller

Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim
Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim
Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim
beni içine mi çekiyor bu girdap 
sana mı benziyorum git gide 
ondan mıdır 
unutkanlığıma dek gelen her çağrın 
ondan mıdır 
balı tuza 
tuzu bala katışım o esmer dudaklarında

Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim

neden 
hatırasız ve resimsiz akıyor sular 
bu diyarda 
neden 
direngensiz simalar 
sevimsiz geliyor artık sulara 
sözler taşınmayacak kadar ağır 
geliyor rüzgâra 
duyamıyorum sesini 
rüzgâr da 
su da 
tenin de 
küs bana 

Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim
oysa tüm yaralarım kanıyor hala 
rengini vermek için sevdaya 
unutkanlığıma denk geliyor her çağrın 
duymuyorum sanma 
eksik kalan her söz 
acımdandır 
bakma yitik cümlelerime 
Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim
Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim
Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim

senin o surlarla çevrili yüreğine 
gedikler açıyorum hüznümden 
her tadı eski ve tükenmiş bilincimden 
gel git ler yaratıyorum 
yüreğini benden kaçırdığın ıssız adalara 
ölsen 
peşinde geleceğim bilesin 
ki Ölüm 
sevdaları tükenmişlere davetkâr 
yaşama güdülerimiz ve aşk 
bu davette izdihama neden olmayalım diye verildi bize 
her yolcuyla yolcuydum 
tutunmasam sevdana 
birde gözlerine bakabilme arzusuna 

Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim
susuyorum 
kin bile tutamıyorum bu belirsizliğe 
yine de 
gelmeyecek sevgiliye 
paydaş edilmiş yürekle beklemenin 
sancısı dinmedi 
pas renginde yağıyorken yağmurlar 
avuçlarımda yokluğundan arta kalan bir yangın 
ciğerlerimde kor gibi yanan 
sana dair bir çığlık var 
Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim
gelir diyorum 
bir az daha sinsin kokusu yalnızlığıma 
sabır diyorum 
belki yokluğudur anlamlandıran düşlerimi 
ama birden 
bir ses yırtarak ciğerlerimi 
gel diyor 
Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim
Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim
Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim
gel 
ağaçlara rengini geri ver 
suya sesini 
düşlerime elbiselerini 
kuşlara tüylerini 
isteğini dillendiremeyen çocuğum 
ağlamaklıyım 
bir kemen ezgisi gibi 
derin bir of kenarından 
çayımın siyahına 
çocukluğumun ürkek gecelerine 
bir görün 
beni üryan koy 
dolunaya giydir gülüşünü 
geceye gözlerini 
o türkünün bıraktığı yerden 
endamını toplayayım 
bulayım seni 
ne olur

Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim

oysa 
dinlemedin bilmiyorum 
sarıp sarmalayıp 
sana gönderdiğim o türküyü 
ve sen dinleyip de 
düşledin mi düşlerimdeki seni 
gözlerimi gördün mü yanın başında her hali ile 
Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim
oysa nasılda bilirim 
bir haldır gözlerin tuhaf 
ayak basılmadık vadidir 
sincap sekişli cin 
amanoslar da kaçak 
ucu sivri bıçak 
oyar yüreğimi acılarca 
Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim
Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim
Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim
bedevi çadırlarında 
sevdalara vardı varacak çocuklara 
anlatılan bir öyküdür güzelliğin 
sağanak yağmurlarda kuyulardan çıkrıkla çekilen 
o çiçekten damlayan su ya benzer 
bollukta da aranır yoklukta da 
onsuz olmaz 
yaşam soluksuz olur da 
sevda sensiz olmaz 
gel 
böylece dur 
ne söz söyle 
ne bak 
ne de gül 
gözüm saç görsün 
gözüm yüz 
gözüm el ayak görsün 
özlemişim seni görmeyi

Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim

çocukların 
uçurtmalara yüklediği birkaç yıldız 
ve görünesi yüzün geçer geceden 
ürperirim 
o sağanak bakışlarından kaçar 
soluğuna dek gelir ezilirim 
ne bir mum yak karanlığa 
ne sesine ses ver 
senin o kokuna yıllar yıllar öncesinden gelirim 
Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim
hasretindeyim 
bir bilsen beklemekle geçmiş kaçıncı bahardayım 
bir bilsen kimlere aşk taşımaktasın güzelliklerinden 
Senin o Kokuna Yıllar Öncesinden Gelirim

--
EGER BIRINE SEVECEK SEVGIN YOKSA ONA UMUT VERECEK GOZLERLE BAKMA!!!


http;//oykuceduygular.blogcu.com
yuregimdengecenler@googlegroups.com

--
Bu e-postayı Google Grupları'ndaki "Cadıların Mekanı - İnternetkadin.com" adlı gruba abone olduğunuz için aldınız.
Bu gruba kayıt göndermek için cadilarmekani@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu gruba olan aboneliğinizi iptal etmek için cadilarmekani+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Diğer seçenekler için http://groups.google.com/group/cadilarmekani?hl=tr adresinden grubu ziyaret edin.

Blog Arşivi