31 Ağustos 2010 Salı

m~a~k~a~r~n~a MİHENK TAŞI.pps




MİHENK TAŞI

Ramazan’ı gurbet elde daha iyi anladım.

1950’li yıllarda Amerika’da füze birliklerinde vazife yapıyordum.

 

Texas’ın El Paso şehrindeydik. Cihazların bütünü hem büyük, hem ağırdı.

O cihazları taşımak, bakımını yapmak vazifemizdi. Öyle terliyordum ki, gömleğimi sıksam suyu damlardı…

 

Amerikalı diyor ki: “Burada seni kimse görmez. Susadıysan bir şeyler iç. Acıktıysan bir şeyler ye. Kim görecek seni?” Tabii onun bütün tekliflerini gülerek karşıladım.

 

Adam şuna hayret ediyor: “Bu kadar zahmeti nasıl kabulleniyorsunuz?”

Ben içimden Allah için diyorum. Amerikalıya; “Allah için katlanıyoruz bu zorluklara...” diyemiyorum.

 

İbadetlerin gereğini ona anlatmak mümkün değil. Çünkü onun dünyasında Allah’a itaat etmek diye bir şey yok. Hayatında kumandana, mühendise, ustaya, Amerikalı patrona itaat etmeyi normal görüyor, “Yapılması lazım, sistem bozulur.” diyor.

 

Fakat asıl itaatin Allah’a gösterilmesi gerektiğini kabul edemiyor. Gözünün gördüğü mükâfata ve cezaya inanıyor. Allah’ın verdiği mükâfata ve cezaya inanmıyor.

 

Bazen sahur yemeği bulamadık. On tane bisküviyle oruca başladık. Allah yardım etti, daha rahat tuttuk. O çöllerde en büyük dert susuzluk. Allah için sabrettik.

 

Üç ay boyunca Amerikalılara orucu anlatamadık. İnanç, ibadet, hepsine tamam diyor; fakat “Oruç tutalım” deyince: “Hayır” diyor.

 

Orada bir papazla da karşılaştım. İslâmiyet’i benim kadar biliyor. “Neden Müslüman olmadın?” diye sordum. Dedi ki: “İslâmiyet’te haram helal var. O haramları benim gibi insanlar terk edemez. Bu sebepten Müslüman olmak zor.”

 

Ramazan, oruç...                                 

Bunlar siyahla beyazı açıkça gösteriyor.

 

Şadırvanda abdest alıyorum…          

Kuşlar su içiyor, ben susuzum...            

Çok şükür diyorum.                                

Ben kuş değilim.                                        

Ben Müslümanım.

 

Bir kedi yerdeki ekmekleri yiyor.           

Ben açım.                                            

Çok şükür diyorum.                           

Ben kedi değilim.                                       

Ben Müslüman’ım.                               

 

İnsan olduğuma, oruç tutabildiğime şükrediyorum.

Biyolojik yönden insanla hayvanın yapısı aynı.

 

İnsanı hayvandan ayıran ise aklı, ibadeti ve ilmi...                                      

Müslüman ibadet etmezse, başka künyelere ismi yazılır.

 

Elhamdülillah Müslümanız. Allah bize bu nimetleri vermiş, oruç tutmakla da samimiyetimizi gösteriyoruz.

 

Allah’ın emirlerini yapmaya karar veren insan oruç tutar. Ne olursa olsun...
Orucun pek çok faydaları vardır… Fakat oruç, yalnızca Allah rızası için tutulur, faydalar gözetilmez.

 

Zor şartlar içinde oruç tutanların imanı iyice kuvvetlenir. Öyle bir insan harama zor meyleder, kötülüklerle beraber gitmez.

 

İçkili lokantanın kapısına yazmışlar: “RAMAZAN DOLAYISIYLA KAPALIYIZ!”

Ramazan, hayatımızla ilgili ciddi kararlar verme zamanıdır.

“Oruçla beraber, şu kötü alışkanlığımı bir daha yapmamaya da niyet ediyorum” deyip, bir ömür boyu yapmamaya çalışabiliriz…

 

RAMAZAN

BİR TALİMDİR…

TEBLİĞDİR…

TERBİYE ZAMANIDIR…

                                                     

Metin:Hekimoğlu İsmail

--
BENiM MANEVi MiRASIM BiLiM VE AKILDIR!
 
"Ben, Manevi Miras olarak hiçbir Ayet, hiçbir Dogma,
hiçbir Donmuş ve kalıplaşmış Kural bırakmıyorum.
Benim Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır...
 
Zaman süratle ilerliyor, Milletlerin, Toplumların,
Kişilerin Mutluluk ve Mutsuzluk anlayışları bile değişiyor.
Böyle bir Dünyada, asla değişmeyecek Hükümler getirdiğini
iddia etmek, Aklın ve İlmin gelişimini inkar etmek olur...
 
Benim Türk Milleti için yapmak istediklerim
ve Başarmaya çalıştıklarım ortadadır.
Benden sonra Beni benimsemek isteyenler,
bu temel eksen üzerinde Akıl ve İlmin rehberliğini
kabul ederlerse, Manevi mirasçılarım olurlar."
 
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
 
Grup mail adresi: MAKARNA@googlegroups.com
Grup yöneticisi : makarna+owner@googlegroups.com
Grup anasayfa : http://groups.google.com/group/MAKARNA

Blog Arşivi