14 Nisan 2012 Cumartesi

makarna | Yitirmişim Ben Gülümü-ZİYA TAŞKENT.mp3 (audio/mpeg) 2759

Yitirmişim Ben Gülümü-ZİYA TAŞKENT.mp3 (audio/mpeg) 2759 









23 Temmuz 1984'te doğdu.

Baba Muharrem Çelebi banka veznedarı.

Anne Rukiye Çelebi gardiyan.


Annesi Amasya Cezaevi'nde görevliydi ve oğlunu bırakacak kimsesi olmadığı
için onu her gün hapishaneye götürdü. Mehmet Ali Çelebi cezaevinin maskotu
oldu, gardiyanlar ve mahkumlar tarafından büyütüldü. Cezaevi ile, koğuşlar
ile tanışması yeni değildi yani.

1990 yılında Amasya Atatürk İlkokulu'nda öğrenime başladı. Okulu
birincilikle bitirdi.

1995-1999 yıllarında sınavla kazandığı Amasya Anadolu Lisesi ortaokul
bölümünü de birincilikle bitirdi.

Tüm diğer sınavları da kazanmasına rağmen, ağabeyi Volkan'ın Askeri Lise'de

okumasının etkisiyle 1999 yılında kendi isteğiyle Maltepe Askeri Lisesi'ni
seçti. (Ağabeyi 2001 yılında felsefeye yönelik aşırı ilgisi nedeniyle Hava
Harp Okulu'ndan kendi isteğiyle ayrıldı.)

Mehmet Ali Çelebi 2000 yılında Askeri Liseyi de birincilikle bitirdi ve
dönemin Ege Ordu Komutanı Orgeneral (ve bugünün Ergenekon sanığı) Hurşit
Tolon'dan diplomasını aldı.

Kura ile karacı olduğu belirlendikten sonra 2003 yılında Kara Harp Okulu'nda

eğitim ve öğretim hayatına başladı.

2007 yılında okulu birincilikle bitirdiği için diplomasını Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'tan aldı ve o fotoğraf karesi sonradan çok
kullanılacak tarihi bir kare oldu. Öğrenim boyunca bütün notları 10
üzerinden 10 oldu.

2007 yılında helikopter pilotu olmayı tercih etti; bunun için, dünyanın en
zor kursu tabir edilen bir senelik "helikopter pilotluğu" eğitimini
birincilikle bitirdi.

Peki, bu çok başarılı Teğmen Çelebi okul dışında nasıl biriydi?

Tatlı-sert bir mizacı vardı. Sakin ve gururluydu.

Doğruluğu ve onuru her şeyin üstünde tutuyordu. Mücadeleciydi.

Harp Okulu öğrenciliği döneminde arkadaşlarına, final sınavları öncesinde

bir hoca gibi 50-60 kişilik gruplar halinde ders anlatması ve onların bu
dersleri izlemesi sonucu sınavları geçmesi bir efsane şeklinde hep kulaktan
kulağa anlatıldı.

Tarihe meraklıydı. Başucunda her zaman Nutuk vardı. ("Nutuk'u arkadaşlarına
ve onların akrabalarına okumalarını salık vermesi", savcılığın
iddianamesinde altı çizili ve büyük harflerle yazılarak suç unsuru sayıldı !
Savcı ile Teğmen Çelebi arasında, bu konuda tartışma yaşandı)

Kitap kurduydu. Öyle ki, 2.5 yıllık cezaevi hayatında 500 kitap okudu.

Felsefeye düşkündü. Bunun bir nedeni de ağabeyi Volkan'ın felsefe öğrenimi
görmesiydi. Herakleitos'un Fragmanlar'ını, Apuleius'un Başkalaşımları'nı,
Platon'un Devlet'ini ve Diyaloglar'ını, Aristoteles'in Nikomakhos'un Etik ve
Retorik'ini, Epiktetos'un Söylevleri'ni, Boethius'un Felsefenin
Tesellisi'ni, Seneca'nın Tanrısal Öngörüsü'nü, Descartes'ın
Meditasyonlar'ını, Spinoza'nın Etika'sını, Erasmus'un Deliliğe Övgü'sünü,
Thomas Hobbes'un Leviathan'ını, Francic Bacon'un Denemeleri'ni, Mevlana'nın
Mesnevisi'ni çok sevdi.

Şiir seviyordu. Şair olarak Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı, Nazım Hikmet'i, Yunus
Emre'yi, Orhan Veli'yi beğeniyordu.

Futbol lisansı da olan Teğmen Çelebi okul takımının başarılı
futbolcularından biriydi. Küçüklüğünden itibaren koyu bir Beşiktaşlı ve
Amasyaspor'luydu.

Sualtı dalgıçlık kursiyerliğini de tutuklanmadan kısa bir süre önce
birincilikle bitirmişti.


Soner Yalçın

========================================================


Teğmen...

O kadar zayıf, o denli narin görünüyordu ki, sanki tutmaya kalksanız
kırılacak gibiydi.
Tam 30 aydır Silivri'deydi. Tutuklanmasından 29 ay sonra, cep telefonuna
emniyet müdürlüğünde birileri tarafından "yanlışlıkla !" 139 terör örgütü
üyesinin telefon numaralarının yüklendiği yine bizzat emniyet tarafından
itiraf edilmişti...
Ama o hâlâ tutukluydu!..
Kara Pilot Teğmen Mehmet Ali Çelebi, 18 Şubat Cuma günü Silivri
Mahkemesi'nde söz istedi, kürsüye geldi.

O narin, o tutmaya kalksanız kırılıverecekmiş hissi veren gencecik adam,

başına örülmeye çalışılan "dijital pusu"yu tek tek, belgeleriyle anlattıktan
sonra konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

11 Şubat 2011 saat 20.45'te düşmanın sinsi savaş silahı olan bazı TV
kanallarından, "mahkeme kapılarının komutanlarımın üzerine kilitlendiğini"
duydum ve üzüntüyle izledim. Hakaret olarak kabul ediyorum.. Sebep, kaçma
şüphesi... Siz, Mustafa Kemal'in askerlerinin cepheden kaçtığını gördünüz mü
? Komutanlarım sınırları açsanız, çekip gitmezler. Onları Hizbullahçı mı
zannettiniz ?

Buradan Türk milletine, Genelkurmay Başkanı nezdinde tüm komutanlarıma ve
silah arkadaşlarıma sesleniyorum: İçiniz rahat olsun. Biliyoruz ki, bu bir
savaştır. Savaşta asker yaralanır, asker esir düşer, asker ölür. Bunların
bilincindeyiz. Biz Türk subayıyız. Bizim için hak yok, vazife vardır. Merak
etmeyiniz, burası bize zindan değil Çiğiltepe'dir.. Onuru karşısında
yaşamını hakir gören Albay Reşat Çiğiltepe'nin vazife anlayışıyla buradayız.
Mustafa Kemal'in, "Size ölmeyi emrediyorum !" emri, bizler için halen
geçerlidir. Sonsuza kadar da geçerli olacaktır.
Endişe duymayınız, Teğmen Çelebi'yi geçemeyenler onu yetiştiren
komutanlarına ne yapabilir ki... Cephede bir Mehmet vardı, şimdi 150 Mehmet
var. Cephe şimdi daha da güçlü.
Bu şartlarda sizden tahliye talep etmem, benim için vatana ihanetle
eşdeğerdir. Mevzubahis vatansa bundan gayrı kalan her şey teferruattır.
Şimdi kapıları kapatın ! Yüzümüzü ışığa doğru uzatacağız..

Giyotin inecek.. Tekrar uzatacağız..

İnecek.. Uzatacağız..

Gün gelecek, giyotin kesemeyecek: Kazanacağız !"...


Mahkeme arasında, az önce sanık kürsüsünde o "dev konuşmayı" yapan gencecik
teğmenin bana doğru geldiğini gördüm. Saygıyla uzattı elini, "doğruları
yazdığınız için minnettarız.." diye başladı. Boğazımın düğümlendiğini
hissettim, elimi kaldırıp sözünü kestim ve yalnızca o üç sözcüğü söyledim:

- Vatan size minnettardır.


Ümit Zileli
 


kemalağa

--
BENiM MANEVi MiRASIM BiLiM VE AKILDIR!
 
"Ben, Manevi Miras olarak hiçbir Ayet, hiçbir Dogma,
hiçbir Donmuş ve kalıplaşmış Kural bırakmıyorum.
Benim Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır...
 
Zaman süratle ilerliyor, Milletlerin, Toplumların,
Kişilerin Mutluluk ve Mutsuzluk anlayışları bile değişiyor.
Böyle bir Dünyada, asla değişmeyecek Hükümler getirdiğini
iddia etmek, Aklın ve İlmin gelişimini inkar etmek olur...
 
Benim Türk Milleti için yapmak istediklerim
ve Başarmaya çalıştıklarım ortadadır.
Benden sonra Beni benimsemek isteyenler,
bu temel eksen üzerinde Akıl ve İlmin rehberliğini
kabul ederlerse, Manevi mirasçılarım olurlar."
 
ℂ⋆ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ℂ⋆
 
Grup mail adresi: makarna@googlegroups.com - Grup yöneticisi: makarna+owner@googlegroups.com - Grup anasayfa: http://groups.google.com/group/makarna - Gruba üyelik: makarna+subscribe@googlegroups.com - Grup üyelik iptal: makarna+unsubscribe@googlegroups.com

Blog Arşivi