13 Mart 2012 Salı

makarna | Sırtınız kaşınıyor mu?..



 
Aksam sefasina benzeyenler

Sehirlerarasi bir otobüs yolculugunda tanimistim, Artin ustayi. Hayli yaşlı olmasına karşın enerjik ve dinç görünüyordu. Yolculukta laf lafı
açmis, Artin usta Kapaliçarsida kuyumculuk yaptigindan söz etmisti.
 Dede ve baba meslegi olan kuyumculugu devredecek kimse bulamadigindan
yakinmisti. Söyledigine göre kapaliçarsida altin üzerine mine
isleyebilen ustalardan tek kendi kalmisti. Gün olur isim düser diye
kartvizitini almistim.
Bir süre sonra esimin altin bileziginin tamirini bahane ederek
ugradim, Artin ustaya. Kapaliçarsinin derinlerinde iç içe iki odadan olusan kuyumcu dükkaninda çalisiyordu. Küçük hayvan figürlerinin  üzerine renkli mineler döküp hayat veriyordu, altina. Beni görünce
tanimakta zorlanmadi, çay söyledi. Esimin kirik bilezigi için
geldigimden söz ettim. Bilezigi alip çalisma masasina koydu. Yaptigi mineli ürünleri gösterip;
- Artik pek alicisi kalmadi bunlarin. Talep de yok. Varsa
yoksa fantezi altin.
- Ne özelligi var bu minelerin?
Üzeri yesil kirmizi mine ile kapli altin fil figürünü eline alip;
- Eskiden yeni dogan çocuklara takilirdi, bunlar. Fil gibi
uzun ömürlü, güçlü veya kus gibi özgür, yunus baligi gibi sevecen olsun diye dilek dilenirdi.
- Nasil oldu da unuttuk bunlari?
- Aslinda unutmadik, yine yeni doganlara altin takiliyor ama
millet geçim derdine düstü. Dogum yapan ailenin paraya ihtiyaci
oldugunu düsünüp cumhuriyet altini takiyorlar
. Bizim mineli ürünlere talep kalmadi, artik.
Daha sonra altinin elementlerin en asili ve safi oldugundan, oksitlenip kararmadigindan, üzerine bir sey giydirmenin kolay olmadigindan söz etti.
- Altin, asildir. Aristokrattir. Her seyi kabul etmez, üzerine. Bir tek mineyi tutar, üstünde. Mine de bilir kimi süsledigini, mütevazidir.
- Mine ustasi da kalmadi artik demistin.
- Evet kalmadi. Minecilik de bu çarsida benimle son bulacak
gibi görünüyor.
Çocuklarini sordum. Bir oglu ve bir kizi oldugunu, üniversite bitirip
yurtdisina gittiklerinden, daha da geri dönmediklerinden söz etti.

- Neden tutamadin çocuklarini buralarda?
- Bir özgürlüktür tutturdular. Özgür olmak, özgür yasamak,
mutlulugu özgürlükte aramak için baska ülkelere gittiler.
- Bulabildiler mi, aradiklarini?
- Bilmem, bence hala ariyorlar. Onlara önce kendimi sonra
agaçlari örnek gösterdim. "Agaçlar özgür degildir ama mutsuz agaç da yoktur, mutlulugu kendinizde arayin" dedim ama dinletemedim.
- Simdi neredeler?
- Amerika'da yasiyorlar ve galiba hala ariyorlar.

Bu arada ikinci çaylar gelmisti. Artin ustanin da konusup dertlesesi
varmis anlasilan.
"Ama çocuklarin hepsi okumus üniversite bitirip kendilerine Amerika'da
yer edinmisler. Yani hepsi adam olmus iste. Bence üzülmene gerek yok"
diyecek oldum. Yüzünü eksitti;
- Bizimkiler adam oldular, çiçek olup açtilar ama
"aksam sefasina" benzediler.
- Ne özelligi var aksam sefasinin?
- Bilirsin, aksam sefasi gündüz kapali durur gece olunca açar.Kimseye göstermez güzelligini. Dahasi arilar ve böcekler gece yuvalarina çekildigi için onlara da tattirmaz özünü, balini.
- Eeee..
- Yani bizimkiler iyi egitildi, iyi okudular da kendilerinden
baska kimseye faydalari yok
. Birak dogdugu topragi, yasadiklari
topluma bile faydalari yok. Hatta, böyle bir kaygilari da yok. Dedim
ya, aksam sefasina benzediler iste.

Bir süre sustu. Esimin bileziginin kirik yeri ile ilgileniyormus gibi
yapti. Gözlerini benden kaçirarak;
- Rahmetli esim de çocuklar uzakta diye
üzülür "çocuklarin sirtini kasimak gerekirdi, zamaninda biz bunlarin sirtini yeterince kasimadik" diye söylenir dururdu.
- Nasil yani?
- Bilirsin sirtin kasindiginda kasittiracak birini bulana
kadar ne yapsan nafiledir. Yani sirtini kasittiracak kadar samimi
oldugu birilerine her zaman muhtaçtir, insanoglu. Günümüz insani
bencillesti sanki.
Birilerine muhtaç olmaktansa sirt kasintisina
katlanmayi, unutmayi tercih ediyorlar
.
- Eeee.
- Sirtini kasittiracak samimiyette birileri yoksa çevrende,
dahasi sirtin kasinmayi bile unuttuysa sen de özgür olmak için
yalnizligi seçenlerden, aksam sefasina benzeyenlerdensin, bence.
Bilezigi tamir için biraktim. Çay için tesekkür edip izin istedim,
Artin Ustadan. Kapaliçarsi her günkü kalabaligi ve kesmekesi ile
akiyordu.

Yürüdükçe sirtim kasinmaya baslamisti ve sirtimin kasindigini hissetmek hiç bu kadar mutluluk vermemisti.

Dr. Mehmet Uhri
 
 

--
BENiM MANEVi MiRASIM BiLiM VE AKILDIR!
 
"Ben, Manevi Miras olarak hiçbir Ayet, hiçbir Dogma,
hiçbir Donmuş ve kalıplaşmış Kural bırakmıyorum.
Benim Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır...
 
Zaman süratle ilerliyor, Milletlerin, Toplumların,
Kişilerin Mutluluk ve Mutsuzluk anlayışları bile değişiyor.
Böyle bir Dünyada, asla değişmeyecek Hükümler getirdiğini
iddia etmek, Aklın ve İlmin gelişimini inkar etmek olur...
 
Benim Türk Milleti için yapmak istediklerim
ve Başarmaya çalıştıklarım ortadadır.
Benden sonra Beni benimsemek isteyenler,
bu temel eksen üzerinde Akıl ve İlmin rehberliğini
kabul ederlerse, Manevi mirasçılarım olurlar."
 
ℂ⋆ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ℂ⋆
 
Grup mail adresi: makarna@googlegroups.com - Grup yöneticisi: makarna+owner@googlegroups.com - Grup anasayfa: http://groups.google.com/group/makarna - Gruba üyelik: makarna+subscribe@googlegroups.com - Grup üyelik iptal: makarna+unsubscribe@googlegroups.com

Blog Arşivi