21 Mayıs 2014 Çarşamba

makarna | NY.....Sn.Halit YILDIRIM - GELECEĞİN FİZİĞİ-Physics of the future






Sevgili Dostlarım ve Arkadaşlarım,

Taş devri taş yokluğundan bitmedi. Petrol Çağı da dünyanın petrolsüz kalmasından çok daha önce sona erecek.    James Canton

Bizler hayvan peşindeki avcıların soyundan geliyoruz. Bundan dolayı da başkalarını seyretmeyi çok severiz: hatta saatler boyunca TV başında oturur, durmaksızın diğer insanların tuhaflıklarını seyrederiz. Ama ne zaman bir başkasının bizi izlediğini hissetsek, derhal sinirleniriz.

Aslında bilim insanları, eğer bir yabancı bize dört saniye kadar dik dik bakarsa sinirlendiğimizi hesapladılar. Hatta on saniye kadar sonra, seyrediliyoruz diye öfkelenmeye başlıyor ve saldırganlaşıyoruz.

Günümüz de Ülkemiz genelinde Televizyondan uzun süreler bize öyle öfkeli öfkeli tehditler savurup, dik dik bakıyorlar ki… Hani derler ya… "Balık baştan kokmaya başlar…"

Yapay zekâ uzmanları günümüzde ciddi ciddi soruyorlar: Bizim hayvanat bahçesindeki ayılara yaptığımız gibi, kendi yarattığımız robotlar bize fıstık atarken, demir parmaklıkların ardında dans etmek zorunda kalacak mıyız? Ya da, kendi yarattıklarımızın kucaklarında gezdirdiği bir köpek olacak mıyız?

Bu soruların yanıtlarını bir Teorik Fizik Profesörü olarak gündeme getirmeye çalışan Michio KAKU' "2100 yılında, mitolojilerin tanrıları gibi, cisimleri zihinlerimizin gücüyle yönlendirebileceğiz. Bilgisayarlar düşüncelerimizi sessizce okuyarak dileklerimizi yerine getirebileceklerdir. Sadece düşünce ile nesneleri hareket ettirebileceğiz, yani genellikle sadece tanrılara mahsus olan bir telekinetik güce sahip olacağız. Biyoteknolojinin gücüyle mükemmel vücutlar yaratabilecek ve hayat süremizi uzatabileceğiz." derken "GELECEĞİN FİZİĞİ-Physics of the future" adlı kitabının içeriği hakkındaki önsözdeki kısa değerlendirmesi şöyle: "Bu kitap, bir Hollywood senaryo yazarının uçlardaki hayal gücünün bir ürünü, bir bilim-kurgu çalışması değildir; aksine, bu kitap, dünyanın çeşitli yerlerindeki büyük laboratuvarlarda halen yürütülmekte veya üretilmekte olan güvenilir bilimi esas alır. Bugün antik dönem atalarımızı bir şekilde ziyaret edebilseydik ve onlara modern bilimin ve teknolojinin harikalarını gösterebilseydik, bizler hokkabaz olarak görülürdük. 2100 yılına kadar, bir zamanlar taptığımız ve korktuğumuz tanrılar gibi olmak bizim alın yazımızdır. Ama sihirli değnek ve iksirler değil, aksine bilgisayar bilimi, nanoteknoloji, yapay zekâ, biyoteknoloji ve hepsinin ötesinde, tüm diğer teknolojilerin temeli olan kuantum teorisi, bizim araçlarımız olacaktır."

Prof. Michio KAKU'nun Ülkemizde ilk basımı Mart 2014'te yapılan"GELECEĞİN FİZİĞİ-Physics of the future" adlı 436 sayfalık eserini 21 sayfada derleyerek paylaşmak istedim.

Ancak zamanı sınırlı olup bu safhada okuma olanağı bulamayacaklar için bir fikir verebilmesi amacıyla bazı öne çıkan pasajları da aşağıya aktardım. Zaman bulup da kitabın kendisini okumanızı önermek isterim.

*Batı'da "Ağlamayan çocuğa meme vermezler" diye bir deyim vardır. Fakat Doğu'da da "Meyve veren ağaç taşlanır" derler. Bu iki ifade taban tabana birbirine zıttır ama Batı ve Doğu düşüncelerinin bazı temel özelliklerini içlerinde barındırırlar. Asya'daki öğrencilerin genellikle Batı'daki emsallerinin çok ötesinde test puanları vardır. Ancak, bu bilgilerin çoğu, onları sadece belli bir seviyeye çıkartacak, kitaba ve ezbere dayalı bir öğrenmeyle elde edilir. Bilim ve teknolojide yüksek seviyelere ulaşmak için, yaratıcılık, hayal gücü ve yenilik gerekir, bunları Doğu'nun eğitim sistemleri öğrenciye vermez. Neticede Çin en sonunda ilk kez Batı'da yapılan ürünlerin fabrika yapımı ucuz kopyalarını üretmek söz konusu olduğunda Batı'yı yakalayabilir, ama söz konusu olan yeni ürünler ve yeni stratejiler icat etmek olunca, her zaman Batı'nın onlarca yıl gerisinde olacaktır.

* Bazı ülkeler!!! Beceriksiz liderler tarafından yönetiliyor, kültürel ve etnik olarak parçalanıyor, yönetim bozukluğu yaşıyor ve dünyadaki diğer ülkelerin istediği ürünleri ortaya koyamıyorlar. Eğitime yatırım yapmak yerine, kendi insanlarını korkutmak ve ayrıcalıklarını korumak için büyük ordular ve silahlara yatırım yapıyorlar. Kendi ülkelerinin sanayileşmesini hızlandırmak için altyapıya yatırım yapmıyorlar, yolsuzluğa batmış bir biçimde, kendilerini iktidarda tutmaya çalışıyorlar; iktidarları kişilerin bireysel üstünlüğüne ve liyakate değil, siyasi yozlaşmanın hâkim olduğu bir düzene dayanıyor. Ne yazık ki, bu yozlaşmış hükümetler Batı tarafından sağlanan yardımların çoğunu, ne kadar az olursa olsun, çarçur ediyorlar.

* Bugün, ıssız bir yolda kötü bir trafik kazası geçirirseniz, muhtemelen kan kaybından ölürsünüz. Ama gelecekte, travmanın daha ilk işaretinde, elbiseleriniz ve arabanız otomatik olarak harekete geçecek, ambulans çağıracak, arabanızın konumunu belirleyecek, tüm tıbbi geçmişinizi hazır edecekler ve bütün bunlar siz baygın haldeyken yapacaklar. İleride, tek başına ölmek zor olacak. Elbiseleriniz, kalp atışınızdaki, nefes alışınızdaki, hatta beyin dalgalarınızdaki düzensizlikleri, kumaşın içine serpiştirilmiş minik çipler yoluyla algılayabilecekler. Giyindiğiniz anda çevrim içi olacaksınız bir bakıma…

* Sinir ağları bir dijital bilgisayarınkinden tamamen farklı bir mimariye sahiptir. Bir dijital bilgisayarın merkezi işlemcisinden bir tane transistörü çıkarıp alırsanız bilgisayar çalışmaz. Ancak bir insan beyninden kocaman bir parçayı çıkarsanız bile, geri kalan parçalar eksik olanların görevini devralır ve beyin yine de çalışmasına devam edebilir. Ayrıca, bir dijital bilgisayarın tam olarak nerede düşündüğünü belirlemek mümkündür: Merkezi işlemcisinde. Hâlbuki insan beyninin taramaları, düşünme eyleminin beynin büyük parçaları üzerine dağıldıklarını açık bir şekilde göstermiştir. Düşünceler bir pin-pon topu gibi oradan oraya sıçrıyorlarmışçasına, farklı bölgelerin kesin bir silsile içinde aydınlandığı görülür.

* Kanserin gen dizilimlerini belirleyen "Kanser Genom Projesi", deri ve akciğer kanserleriyle ilgili ilk sonuçları 2009'da duyuruldu. Sonuçlar çok sarsıcıydı. M. Stratton, "Bugün gördüklerimiz kansere bakışımızı değiştirecek. Daha önce kanserin hiç bu formda meydana geldiğini görmemiştik." diye konuşmuştu. Bir akciğer kanser hücresi, 23.000 gibi hayrete düşüren bir sayıda mutasyona, bir melonom kanser hücresi ise 33.000 mutasyona uğruyordu. Bu ise tipik bir sigara tiryakisinin içtiği her on beş sigarada bir defa mutasyona maruz kalacağı anlamına gelir.

* Günlük hayatta kuantum kuvvetlerini genelde iş başında görmeyiz. Ama aslında kuantum kuvvetleri her yerdedir. Örneğin, mademki atomlar büyük oranda boşluktan ibarettirler, duvarlar içinden yürüyebilmemiz gerekir. Atomun merkezinde bulunan çekirdekle elektron kabukları arasında sadece bir boşluk vardır. Eğer atom bir futbol stadyumu büyüklüğünde olsaydı, stadyum bomboş olurdu, çünkü çekirdek ancak bir kum tanesi boyutunda olurdu.

*Bugün hükümetlerin ve şirketlerin toplantı salonlarında sorulan soru şudur: Petrolün yerini ne alacak? Net bir cevap yoktur. Ama yine de petrolün yerini almakta en umut vaat edeni, (güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, hidroelektrik enerji ve hidrojen gibi yenilebilir teknolojiler dayanan) güneş /hidrojen enerjisidir.

*Tamamen Elektrikli Arabalardan sonra, en nihayetinde boy gösterecek diğer bir araba "Yakıt Hücreli Araba"dır. Buna bazen geleceğin arabası da denmektedir. Honda Şirketi, 2008 yılında dünyada ilk kez ticari olarak satışa sunulacak yakıt hücreli arabasının haberini verdi. Bu araç 385 km menzile, saatte 160 km maksimum bir hıza ve dört kapılı standart bir sedanın sağladığı tüm imkânlara sahiptir. Yakıt olarak sadece hidrojen kullanır, benzine ve elektrik şarjına ihtiyaç duymaz. Hidrojeni ve oksijeni bir araya getirerek elde ettiği elektrik enerjisini kullanarak çalışır, atık ürün olarak sadece su bırakır. Tek bir gram olsun kirli duman oluşturmaz. Ama bu araba, hidrojen içi kurulmuş bir altyapı bulunmadığından, sadece Güney California'da kiralanarak kullanılabiliyor.

*On binlerce yıldır durağan olan Antarktika buzulu yavaş yavaş kırılıyor. 2000 yılında, 11.000 km kare buzul içeren bir parça kopup ayrıldı. (Eğer tüm Antarktika buzulu eriyecek olursa, deniz seviyeleri dünya çapında 55 m kadar artar.)

*2009 yılında NASA'nın LCROSS keşif aracı ve onun Centaur adlı güçlendirici roketi, Ay'ın güney kutup bölgesine çarptı. Saatte 9000 km bir hızla aya çarptılar, 1-2 km yüksekliğinde bir duman bulutu ve aşağı yukarı 95 km çapında bir krater oluşturdular. TV izleyicileri LCROSS'un Ay'a çarpmasının tahmin edildiği gibi görkemli bir patlama yaratmaması nedeniyle hayal kırıklığına uğramışlardı, ama bu çarpma, bize çok önemli bir bilimsel zenginliği sağladı. Çarpma etkisiyle oluşan bulut içinde 91 litre su bulundu. Bilim insanları şok haberi 2010 yılında verdi: Bulutu oluşturan parçalar % 5 oranında su içeriyordu. Neticede, Ay Sahra Çölü'nün birçok bölgesine göre daha nemliydi. Bu keşif, astronotların Ay üzerinde kalıcı bir üs yaratmak ve bu üssün tedariklerini karşılamak için topraktan, yani onun içindeki sudan, yaralanabilecekleri anlamına gelir.

*Bilginin aksine, bilgelik İnternet bloglarında veya İnternet sohbetlerinde dağıtılamaz. Bir bilgi okyanusunda boğulmakta olduğumuz için, modern toplumda en değerli emtia bilgeliktir. Bilgelik ve kavrama gücü olmadan, hedefsiz ve amaçsız sürüklenmeye bırakılırız; sınırsız bilgi yeniliğinin etkisinin zamanla yok olmasının ardından, boş ve derin bir his kalır elimizde.

*Netice itibariyle gelecek, yolumuzu açan, raylar üzerinde hızla ilerleyen büyük bir yük treni gibidir. Bu trenin arkasında, kendi laboratuvarlarında geleceği icat eden binlerce bilim insanının teri ve emeği var. Trenin düdüğünü duyabilirsiniz. Şöyle der: Biyoteknoloji, yapay zekâ, nanoteknoloji ve telekominasyon. Buna karşın bazılarının tepkisi, "Ben çok yaşlıyım. Bunları öğrenemem. Sadece uzanacağım ve tren beni ezip geçecek." şeklinde olur.

Ancak, gençlerin, enerjiklerin ve heveslilerin tepkisi, "Beni bu trene alın! Bu tren benim geleceğimi temsil eder. Bu benim kaderim. Sürücü koltuğuna beni alın." şeklindedir.

S
evgi ve saygılarımı iletir, sağlık ve esenlikler dilerim.

          Halit YILDIRIM/ANTALYA









--
--
BENiM MANEVi MiRASIM BiLiM VE AKILDIR!
 
"Ben, Manevi Miras olarak hiçbir Ayet, hiçbir Dogma,
hiçbir Donmuş ve kalıplaşmış Kural bırakmıyorum.
Benim Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır...
 
Zaman süratle ilerliyor, Milletlerin, Toplumların,
Kişilerin Mutluluk ve Mutsuzluk anlayışları bile değişiyor.
Böyle bir Dünyada, asla değişmeyecek Hükümler getirdiğini
iddia etmek, Aklın ve İlmin gelişimini inkar etmek olur...
 
Benim Türk Milleti için yapmak istediklerim
ve Başarmaya çalıştıklarım ortadadır.
Benden sonra Beni benimsemek isteyenler,
bu temel eksen üzerinde Akıl ve İlmin rehberliğini
kabul ederlerse, Manevi mirasçılarım olurlar."
 
ℂ⋆ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ℂ⋆
 
Grup mail adresi: makarna@googlegroups.com - Grup yöneticisi: makarna+owner@googlegroups.com - Grup anasayfa: http://groups.google.com/group/makarna - Gruba üyelik: makarna+subscribe@googlegroups.com - Grup üyelik iptal: makarna+unsubscribe@googlegroups.com

---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "MAKARNA" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için makarna+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.

Blog Arşivi