25 Mayıs 2011 Çarşamba

[cadilarmekani], Yüreğinizde acıların izi kalmasın hiç..


Yüreğinizde acıların izi kalmasın hiç.....

Türk Kahvesi

 

 

 

Beyaz gömleğe dökülmüş bir kuru kahve izi gibidir acı... Öyle ki damladığında beyazın üstüne bir telaş meydana getirir... Çıkmayacak diye korkup hemen ıslak bir bezle silinmeye çalışılır... Sonra daha da büyüyerek dağılır... Oysa kahve lekesinden kurtulmak için sabır gerekir. Önce itinayla kuruması beklenir. Kuruduktan sonra hafifce ovalarsın lekeyi ve tüm kaba kısmı atarsın. Arkasından sinik bir leke kalır ya işte o zaman alırsın eline bezi ve onu oradan tamamen atarsın. 

Bir izden kurtulmak için sabır gerekir. Aynı kahve lekesinden kurtulmak için beklemek gibi. Yazık ki kahve lekesi dediğin nasıl çıkar ilkinde bilmeyiz. O beyazı tekrar yakalamak, izi o beyazlıktan atmak için aceleyle kapılan bezi elimize alıp daha da büyütüp kocaman bir ize dönüştürürüz. Sonra o gömleği bir daha giymeyip kaldırır bir kenara, yeni gömlekler alırız kendimize. Oysa bilmedikten sonra iz nasıl çıkar hepsi birgün ilkinin yanını boylar. Ta ki birgün bir yığın olup üzerine yıkılana kadar aynısını yaparız... Sonra da o yığınla ne yapacağımızı bilmeyiz... Aynı kahve lekesini yayar gibi acılardan bir yığın yapar insan. Hatalardan bir zincir oluşturur. Sabırla izlerden arınmak yerine yerine yenilerini koyar... Oysa kuru kahve lekesi en kolay çıkan lekedir bilir misiniz?

Yeter ki önce kurumasını beklesin insan. Bir ıslak beze bakar sonrası . Üstüne temiz bir ütü... Gömlek ilk gün ki gibi... Demek ki tüm yaralar bir gün iyileşirmiş.... Kahve lekesine gösterdiğin özeni göster yeter. 


Oysa hayatı temzilemek ve kendini arındırmak izlerden; sabır istermiş. Bir kahve lekesine gösterilen sabır kadar. Sadece üstüne yapışan nemin kurumasını bekleyecek kadar bir sabır. Sonrası kolayca atılırmış üstünden. İşi uzatmakmış üstüne üstüne gitmek lekenin. O gömleğe hiç değmemiş gibi yapmaya çalıştıkça bulaşırmış her bir yanına. Hiç bir şey giyilmemiş ve kirlenmemiş gibi yapılmazmış ama hayat kabullenmeyle arınırmış. Önce o lekenin beyazlığın üstüne düştüğünü bilecek ve kabullenecek insan. Sonra sabırla kuruyup daha kolay dökülsün diye bekleyecek. Bir süre sonra baktığında o yere hep orada bir zamanlar bir kahve lekesi vardı bileceksin ama en çok da o lekeyi nasıl çıkardığını hatırlayacaksın... 

Bir iz kaybolsa da hep oradadır. Bir iz çıksa da döküldüğü an hafızandadır. Artık yoktur ama... Gitmiştir, geçmiştir... Oysa lekeyi çıkarmaktaki maharetin bir ömür boyu senin yanındaki bir sihirli değnek gibidir. 

İçerken gömleğime kahve döktüm... Aynen yazdığım gibi sabırla çıkardım onu döküldüğü yerden. Tek hatırladığım ise lekenin kendisinden çok onu nasıl çıkardığım oldu. Ve baktım ki kah gömleğe dökülmüş bir kahve lekesi kah hayata damlamış bir acını izi... Nihayetinde ikisini atmak da aynı beceri...


alıntı.


 


Daha fazlası için sitemizi ziyaret ediniz


http;//.www.viranekalpler.com  











 

--
Bu e-postayı Google Grupları'ndaki "Cadıların Mekanı - İnternetkadin.com" adlı gruba abone olduğunuz için aldınız.
Bu gruba kayıt göndermek için cadilarmekani@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu gruba olan aboneliğinizi iptal etmek için cadilarmekani+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Diğer seçenekler için http://groups.google.com/group/cadilarmekani?hl=tr adresinden grubu ziyaret edin.

Blog Arşivi