İnanmıyorum sevgili sana asla.
Çünkü sen de bu hayat gibisin...
Özletiyorsun, tahrik ediyorsun, öfkelendiriyorsun, aşağılıyorsun, bekletiyorsun, umutlandırıyorsun...
Ama yoksun.
Gerçek değilsin.
Düşüyorum hızla.
Tek isteğim elimi tutmandı.
Elimi sana uzatırken, sonsuza dek güvenebilmekti son isteğim.
İnsan başka ne ister?
Seven insan başka ne umar?
Boşluğa düşerken inançla sarılabilmek ister son insanına.
Yoldaş sevgiliye. Her şeyi yaşadım biliyor musun, her şeyi.
Ama tek bu sarılışı yaşamadım.
Düşerken, son anda olanına.
Sen hep sınadın beni.
Hep gücümü ölçtün, sana ne verip ne veremeyeceğimi hesapladın.
Oysa ben sana olduğum gibi gelmiştim.
Neysem o...
Dağınık, hesapsız, doyumsuz, heyecanlı.
Ve yaralı... Çok yaralı...
Ve en çok kendine tehlikeli oynamaktan sıkılırım ben.
Hem yeteneğim yoktur oynamaya.
Mesela sevmediğim hoşlanmadığım insana selam bile veremem. Kaçarım.
Çıkarlarımın canı cehenneme.
Bil istedim.
Bu hayat basıyor beni.
Ben gökyüzünü seviyorum.
Ben mutlak birilerini arıyorum.
Son anda elimi tutan biriyle, öyle havada asılı kalmak istiyorum.
O ana büyülenip kalmak istiyorum...
İşte bu sevgili.
Mesele bu.
Ben senin gibi sonsuza dek yaşamak istemiyorum.
Ben masallara çabuk inanırım sevgili.
Dedim ya çok uzun yaşamak istemiyorum diye; bu yüzden ben aşklara da çabuk inanırım.
Aslında inanmak isterim.
Ben aldanış içimdeki sıkıntıyı, kasveti dağıtır.
Bilirim yoktur, ama yine de inanırım.
En acısı da budur aslında.
İnanmadığın halde o inanmadığın şey için, herkesten daha çok uğraşır, yıpranır, hayatımı seve seve ortaya koyarım.
Nasılsa hiçbir iddiam yoktur.
Böyle kurmuşumdur hayatımı.
Aslında hayat budur benim için, inanmak isteyip de inanmadığım şeyler için her şeyimi ortaya koymamdır, beni bensiz bırakanlara hayatımı vermemdir.
GÜLERKEN AĞLAMAM BUDUR...
Özlediğim, arzuladığım her şey avuçlarımda parçalandıkça seviniyorum ömrüm kısalığına.
Oysa öyle çok, öyle çok sevmiştim ki gökyüzüne bakıp sarılmayı ama şimdi birden yitirdikçe, yani bana doğrulandıkça hayatım işte öylesine, işte, sanki ben bu olacakları daha önce zaten biliyormuşçasına, çaresiz bir sevinçle seviniyorum.
Ben benim sonum olsa bile tahminlerim beni yanıltmadığı için çocuksu, acınası, hüzünlü bir sevinç bu duyduğum...
Birikti her şey içimde, birikti.
Çok birikti.
Daha iyi oldu belki, elini uzatmadın ya sen sevgili, o çok güvendiğim elini, daha iyi oldu.
Oysa sen de hayatsın.
O bir zamanlar çok güvendiğim hayat.
Ama yine de eski bir alışkanlık bendeki.
Düşerken boşluğa el uzatma alışkanlığı.
Belki tutarsın diye.
Hiç yaşamadım ki. Ölmek istedim.
Adanmak istedim.
Ama yine de anlamıyorum, herkes benden niye korkuyor?
Kısa ömürlü olduğum için mi?
Ama son kez şu sözler dökülecek ağzımdan HERKESİN BİR BİLDİĞİ VARMIŞ BU HAYATTA, BENİM BİLMEDİĞİM...
Hepsi bu... hepsi...
İnanmıyorum sevgili sana, hiç inanmıyorum, sen de bu hayat gibisin.
Ve bu yüzden düşüyorum SUNDUĞUN BOŞLUĞA...
sevinçle!!!!
--
Daha fazlası için sitemizi ziyaret ediniz
http;//.www.viranekalpler.com |
--
Bu e-postayı Google Grupları'ndaki "Cadıların Mekanı - İnternetkadin.com" adlı gruba abone olduğunuz için aldınız.
Bu gruba kayıt göndermek için cadilarmekani@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu gruba olan aboneliğinizi iptal etmek için cadilarmekani+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Diğer seçenekler için http://groups.google.com/group/cadilarmekani?hl=tr adresinden grubu ziyaret edin.