Sevmek bir yerdeki sabah galiba Beni bir türlü oraya götürmediler"... diyordu Yilmaz Gruda... Sevgiyi başkalarından bekleyen bir insanın duygularını anlatıyordu bu dizelerle.. Her sevginin başlangıcı, insan yaşamında güneşin doğduğu andır elbette.Oysa, çaba harcamadan, birilerinin kendisini sevmesini bekleyenler başarılı olamazlar hiçbir zaman... Ne sazı konuştururlar, ne neyi üflerler, ne de şiire varır dilleri... İnsanin bir ömür boyu peşinden koştuğu sevmek nedir peki...? Yüregin bir başkası için çarpması mı? Suyun yüzünde,yapraklarını ağır ağır açan bir nilüfer mi yoksa...? Göç mevsimi, yaralı eşini kanatlarıyla örterek ölümü bekleyen yaban kazlarının vefası mı? Ya da kayayı delen tomurcuğun direnci mi sevmek...? Kan ve gözyaşından oluşmuş bir dünyanın ortasında bile insanı insanla kucaklastıran duygu mu...? Ya sevilmek...? Bir başkasının bakışlarından biricik olduğunu anlamak mı sevilmek...? Yürürken başı biraz daha dik, dudak kıvrımlarını uçarı, adımları hafif kılan, sevilmek mi yoksa...? Sesin, sıcacık bir hoşgörüye bürünmesi, bütün canlılara yönelik sevecenlik, artan coşku, sevilmekten mi hep...? Ya nedir sevmemek...?Küçük hesaplarla ölçüp biçmek midir karşıdakini.. ?Hoyrat bir rüzgarın, özenle dizilmiş saksıları devirmesi mi...? Dalganın saldırması mı, adı özlem olan bir kayığa...? Koparıp bir çiçeği yakaya takmak mı yoksa...? Kekliği kafese kapatmak mı? Siyah örtüler altında ürkek doğasız bırakıp, avlarda tuzak olarak kullanmak mı sevmemek...? Canlıyı soyuna nankör kılmak, sonra insanlık dersi vermek mi yoksa...? Bir yudum su uzatmaktan üşenmek mi sevmemek...? Gülümsemekten kaçınmak, okşamanın ince kıyılarına inmemek mi asla...? Sevilmemek nasıl bir duygu peki...? Yavru kedileri boğmak mı oyun diye.. ?Kalın topuklu çizmelerle ezmek mi başakları [ya da çocukları]...? Nedir hiç sevilmemek...? Bir çölün ortasında durmadan susamak mı? Kapıları dinlemek mi binbir korkuyla...? Para biriktirmek mi aç karnına...? Ökseler, pusatlar yapmak dalları ok gibi sivriltmek mi...? Yaz günleri ateşler yakmak mi kocaman bir şehrin ortasında...? Ölümü izlemek mi keyifle? Nedir sevilmemek. .? Ne kadar yabancılaştırır insanı insana...? Havada uçuşan bir sözcük müdür sevgi...? Sezilir mi, tutulur mu, görülür mü? Nasıl bilinir varlığı...? Yalnızca yokluğunda mı anlaşılır tadı...? Önce kendini tanımakla başlar sevgi... Kendini onarmakla başlar... Insanın, insan olma bilincini, aklıyla, yüreğiyle duymasıyla başlar... Doğanın ve yaşamın bir parçası olduğunu anlamasıyla... Yasam benim için var. Ben, eşiği tanımlamak üzere varım... Su benim temizliğim. Ben suyu en uzak dallara taşımalıyım... Sonra insan var... Doğanın en güzel ürünü... Benim insan olmamın tek nedeni olan insan... Üç bin yılda ayağa kalkmayı öğrenen ve beni bugüne hazırlayan insan... İlmek ilmek örülen kültürümün ilk halkası.... Bir insana duyulan sevgiyle başlayan yaşam... Peki nedir sevgi...? Birlikte bir gülüsü uzatmak, acıyı paylaşıp azaltmak belki de. [Aynı duaya el kaldırmak] Dokunmak biraz. Kanın, damarlardan akışını hızlandırarak duymak insanın sıcaklığını... Aynı anda görebilmek bir şimsek çakımını... Ocağı birlikte üflemek ısınmak için... İnsan olmanın o eksikliğini güzelliğini sezebilmek karşılıklı. Tamamlayabilmek birbirini... Bir türlü önleyemediğimiz o ses, "benim onurlanacağım kadar önemli, ama benden bir adım geri..." diyorsa eğer, o sesi susturabilmek... Koltuklara, halılara, kristallere, markalara gösterdiğin özenin çok fazlasını gösterebilmek bir insana... Duygularını, düşüncelerini anlamaya çalışmak. Özlemlerini aramak birlikte... Benim ol, ama benden bağımsız bireyliğini de koru. Olduğun gibi kal, ama çoğalsın, zenginleşsin içinin erdemi... Seni ilk sevdiğim gün gibi sürdür kişiliğini ama, durmadan gelişelim birlikte... Birlikteliktir sevgi.. Kimsenin kimseyi kullanmadığı... Kimsenin kimseye hükmetmediği... Kimsenin kimseyi mülkiyetine geçirmediği... Önce beni bekle duraklarda, sonra bekleyeni olmayan bütün yolculari... Önce benim için bir şarkı söyle, sonra bütün sağırlar duysun sesini... Benisev... Öyle sev ki, bütün insanlığı kucaklasın sevgin.... |
Sevmek bir yerdeki sabah galiba Beni bir türlü oraya götürmediler"... diyordu Yilmaz Gruda... Sevgiyi başkalarından bekleyen bir insanın duygularını anlatıyordu bu dizelerle.. Her sevginin başlangıcı, insan yaşamında güneşin doğduğu andır elbette.Oysa, çaba harcamadan, birilerinin kendisini sevmesini bekleyenler başarılı olamazlar hiçbir zaman... Ne sazı konuştururlar, ne neyi üflerler, ne de şiire varır dilleri... İnsanin bir ömür boyu peşinden koştuğu sevmek nedir peki...? Yüregin bir başkası için çarpması mı? Suyun yüzünde,yapraklarını ağır ağır açan bir nilüfer mi yoksa...? Göç mevsimi, yaralı eşini kanatlarıyla örterek ölümü bekleyen yaban kazlarının vefası mı? Ya da kayayı delen tomurcuğun direnci mi sevmek...? Kan ve gözyaşından oluşmuş bir dünyanın ortasında bile insanı insanla kucaklastıran duygu mu...? Ya sevilmek...? Bir başkasının bakışlarından biricik olduğunu anlamak mı sevilmek...? Yürürken başı biraz daha dik, dudak kıvrımlarını uçarı, adımları hafif kılan, sevilmek mi yoksa...? Sesin, sıcacık bir hoşgörüye bürünmesi, bütün canlılara yönelik sevecenlik, artan coşku, sevilmekten mi hep...? Ya nedir sevmemek...?Küçük hesaplarla ölçüp biçmek midir karşıdakini.. ?Hoyrat bir rüzgarın, özenle dizilmiş saksıları devirmesi mi...? Dalganın saldırması mı, adı özlem olan bir kayığa...? Koparıp bir çiçeği yakaya takmak mı yoksa...? Kekliği kafese kapatmak mı? Siyah örtüler altında ürkek doğasız bırakıp, avlarda tuzak olarak kullanmak mı sevmemek...? Canlıyı soyuna nankör kılmak, sonra insanlık dersi vermek mi yoksa...? Bir yudum su uzatmaktan üşenmek mi sevmemek...? Gülümsemekten kaçınmak, okşamanın ince kıyılarına inmemek mi asla...? Sevilmemek nasıl bir duygu peki...? Yavru kedileri boğmak mı oyun diye.. ?Kalın topuklu çizmelerle ezmek mi başakları [ya da çocukları]...? Nedir hiç sevilmemek...? Bir çölün ortasında durmadan susamak mı? Kapıları dinlemek mi binbir korkuyla...? Para biriktirmek mi aç karnına...? Ökseler, pusatlar yapmak dalları ok gibi sivriltmek mi...? Yaz günleri ateşler yakmak mi kocaman bir şehrin ortasında...? Ölümü izlemek mi keyifle? Nedir sevilmemek. .? Ne kadar yabancılaştırır insanı insana...? Havada uçuşan bir sözcük müdür sevgi...? Sezilir mi, tutulur mu, görülür mü? Nasıl bilinir varlığı...? Yalnızca yokluğunda mı anlaşılır tadı...? Önce kendini tanımakla başlar sevgi... Kendini onarmakla başlar... Insanın, insan olma bilincini, aklıyla, yüreğiyle duymasıyla başlar... Doğanın ve yaşamın bir parçası olduğunu anlamasıyla... Yasam benim için var. Ben, eşiği tanımlamak üzere varım... Su benim temizliğim. Ben suyu en uzak dallara taşımalıyım... Sonra insan var... Doğanın en güzel ürünü... Benim insan olmamın tek nedeni olan insan... Üç bin yılda ayağa kalkmayı öğrenen ve beni bugüne hazırlayan insan... İlmek ilmek örülen kültürümün ilk halkası.... Bir insana duyulan sevgiyle başlayan yaşam... Peki nedir sevgi...? Birlikte bir gülüsü uzatmak, acıyı paylaşıp azaltmak belki de. [Aynı duaya el kaldırmak] Dokunmak biraz. Kanın, damarlardan akışını hızlandırarak duymak insanın sıcaklığını... Aynı anda görebilmek bir şimsek çakımını... Ocağı birlikte üflemek ısınmak için... İnsan olmanın o eksikliğini güzelliğini sezebilmek karşılıklı. Tamamlayabilmek birbirini... Bir türlü önleyemediğimiz o ses, "benim onurlanacağım kadar önemli, ama benden bir adım geri..." diyorsa eğer, o sesi susturabilmek... Koltuklara, halılara, kristallere, markalara gösterdiğin özenin çok fazlasını gösterebilmek bir insana... Duygularını, düşüncelerini anlamaya çalışmak. Özlemlerini aramak birlikte... Benim ol, ama benden bağımsız bireyliğini de koru. Olduğun gibi kal, ama çoğalsın, zenginleşsin içinin erdemi... Seni ilk sevdiğim gün gibi sürdür kişiliğini ama, durmadan gelişelim birlikte... Birlikteliktir sevgi.. Kimsenin kimseyi kullanmadığı... Kimsenin kimseye hükmetmediği... Kimsenin kimseyi mülkiyetine geçirmediği... Önce beni bekle duraklarda, sonra bekleyeni olmayan bütün yolculari... Önce benim için bir şarkı söyle, sonra bütün sağırlar duysun sesini... Benisev... Öyle sev ki, bütün insanlığı kucaklasın sevgin.... |
Sevmek bir yerdeki sabah galiba
Beni bir türlü oraya götürmediler"... diyordu Yilmaz Gruda...
Sevgiyi başkalarından bekleyen bir insanın duygularını anlatıyordu bu
dizelerle..
Her sevginin başlangıcı, insan yaşamında güneşin doğduğu andır elbette.Oysa,
çaba harcamadan, birilerinin kendisini sevmesini bekleyenler başarılı
olamazlar hiçbir zaman... Ne sazı konuştururlar, ne neyi üflerler, ne de
şiire varır dilleri...
Beni bir türlü oraya götürmediler"... diyordu Yilmaz Gruda...
Sevgiyi başkalarından bekleyen bir insanın duygularını anlatıyordu bu
dizelerle..
Her sevginin başlangıcı, insan yaşamında güneşin doğduğu andır elbette.Oysa,
çaba harcamadan, birilerinin kendisini sevmesini bekleyenler başarılı
olamazlar hiçbir zaman... Ne sazı konuştururlar, ne neyi üflerler, ne de
şiire varır dilleri...
İnsanin bir ömür boyu peşinden koştuğu sevmek nedir peki...?
Yüregin bir başkası için çarpması mı? Suyun yüzünde,yapraklarını ağır ağır
açan bir nilüfer mi yoksa...? Göç mevsimi, yaralı eşini kanatlarıyla örterek
ölümü bekleyen yaban
kazlarının vefası mı? Ya da kayayı delen tomurcuğun
direnci mi sevmek...? Kan ve gözyaşından oluşmuş bir dünyanın ortasında bile
insanı insanla kucaklastıran duygu mu...?
Ya sevilmek...? Bir başkasının bakışlarından biricik olduğunu anlamak mı
sevilmek...? Yürürken başı biraz daha dik, dudak kıvrımlarını uçarı,
adımları hafif kılan, sevilmek mi yoksa...? Sesin, sıcacık bir hoşgörüye
bürünmesi, bütün canlılara yönelik sevecenlik, artan coşku, sevilmekten mi
hep...?
Ya nedir sevmemek...?Küçük hesaplarla ölçüp biçmek midir karşıdakini..
?Hoyrat bir rüzgarın, özenle dizilmiş saksıları devirmesi mi...? Dalganın
saldırması mı, adı özlem olan bir kayığa...? Koparıp bir çiçeği yakaya
takmak mı yoksa...? Kekliği
kafese kapatmak mı? Siyah örtüler altında ürkek
doğasız bırakıp, avlarda tuzak olarak kullanmak mı sevmemek...? Canlıyı
soyuna nankör kılmak, sonra insanlık dersi vermek mi yoksa...? Bir yudum su
uzatmaktan üşenmek mi sevmemek...? Gülümsemekten kaçınmak, okşamanın ince
kıyılarına inmemek mi asla...?
Sevilmemek nasıl bir duygu peki...? Yavru kedileri boğmak mı oyun diye..
?Kalın topuklu çizmelerle ezmek mi başakları [ya da çocukları]...? Nedir hiç
sevilmemek...? Bir çölün ortasında durmadan susamak mı? Kapıları dinlemek mi
binbir korkuyla...? Para biriktirmek mi aç karnına...? Ökseler, pusatlar
yapmak dalları ok gibi sivriltmek mi...? Yaz günleri ateşler yakmak mi
kocaman bir şehrin ortasında...? Ölümü izlemek mi
keyifle? Nedir sevilmemek.
.? Ne kadar yabancılaştırır insanı insana...?
Havada uçuşan bir sözcük müdür sevgi...? Sezilir mi, tutulur mu, görülür mü?
Nasıl bilinir varlığı...? Yalnızca yokluğunda mı anlaşılır tadı...?
Önce kendini tanımakla başlar sevgi... Kendini onarmakla başlar... Insanın,
insan olma bilincini, aklıyla, yüreğiyle duymasıyla başlar... Doğanın ve
yaşamın bir parçası olduğunu anlamasıyla... Yasam benim için var. Ben, eşiği
tanımlamak üzere varım... Su benim temizliğim. Ben suyu en uzak dallara
taşımalıyım... Sonra insan var... Doğanın en güzel ürünü... Benim insan
olmamın tek nedeni olan insan... Üç bin yılda ayağa kalkmayı öğrenen ve beni
bugüne hazırlayan insan... İlmek ilmek örülen
kültürümün ilk halkası.... Bir
insana duyulan sevgiyle başlayan yaşam...
Peki nedir sevgi...? Birlikte bir gülüsü uzatmak, acıyı paylaşıp azaltmak
belki de. [Aynı duaya el kaldırmak] Dokunmak biraz. Kanın, damarlardan
akışını hızlandırarak duymak insanın sıcaklığını... Aynı anda görebilmek bir
şimsek çakımını... Ocağı birlikte üflemek ısınmak için... İnsan olmanın o
eksikliğini güzelliğini sezebilmek karşılıklı. Tamamlayabilmek birbirini...
Bir türlü önleyemediğimiz o ses, "benim onurlanacağım kadar önemli, ama
benden bir adım geri..." diyorsa eğer, o sesi susturabilmek...
Koltuklara, halılara, kristallere, markalara gösterdiğin özenin çok
fazlasını gösterebilmek bir insana... Duygularını, düşüncelerini
anlamaya
çalışmak. Özlemlerini aramak birlikte...
Benim ol, ama benden bağımsız bireyliğini de koru. Olduğun gibi kal, ama
çoğalsın, zenginleşsin içinin erdemi... Seni ilk sevdiğim gün gibi sürdür
kişiliğini ama, durmadan gelişelim birlikte... Birlikteliktir sevgi..
Kimsenin kimseyi kullanmadığı... Kimsenin kimseye hükmetmediği... Kimsenin
kimseyi mülkiyetine geçirmediği...
Önce beni bekle duraklarda, sonra bekleyeni olmayan bütün yolculari... Önce benim için bir şarkı söyle, sonra bütün sağırlar duysun sesini... Benisev... Öyle sev ki, bütün insanlığı kucaklasın sevgin....
ALINTI
Bu e-postayı Google Grupları'ndaki "Cadıların Mekanı - İnternetkadin.com" adlı gruba abone olduğunuz için aldınız.
Bu gruba kayıt göndermek için cadilarmekani@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu gruba olan aboneliğinizi iptal etmek için cadilarmekani+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Diğer seçenekler için http://groups.google.com/group/cadilarmekani?hl=tr adresinden grubu ziyaret edin.