VERSION:2.1
N:;AAAAA
FN:AAAAA
REV:20100226T125338Z
END:VCARD
Kimden: osman t�rkoguz <osmanzekiturkoguz@hotmail.com>
Tarih: 27 Şubat 2010 17:43
Konu: FW: ACİL VE ÖNEMLİ... (Sn.Çağlayan göndermiş.)
Kime:
SAYGILARIMLA,ÜŞENMEDEN DİKKAT İLE OKUNMALIDIT.SAYGILARIMLA.
Date: Sat, 27 Feb 2010 15:07:44 +0200
Subject: ACİL VE ÖNEMLİ... (Sn.Çağlayan göndermiş.)
From: arzukayaozok@gmail.com
From: c.yan
To: ;
Subject: [ulusalbirliktelik] ACİL VE ÖNEMLİ...
Date: Fri, 26 Feb 2010 14:53:38 +0200
Ilisikte (Ve asagida) Avukat Gulseren Aytas'in cok iyi bir sekilde hazirladigi son durum raporu var. Kirmizi ile isaretlenen yer onumuzdeki 3 gun icinde hareket etmemizi gerektiriyor.
AB-D, TBMM'ye Zurih protokollerini onaylamasi icin baski yapiyor. Yoksa, 4 Mart'ta, ABD Temsilciler Meclisi "Soykirim" iftirasini kabul edermis! TBMM bu onayi bir gece sessiz sedasiz gecirebilir, ondan sonra Turkiye'nin basina neler gelecek, dusunmek bile istemiyorum. Simdi halkin TBMM ye baski yapmasi zamani. "Sakin Zurih Turkiye-Ermeni protokolunu onaylamayin!" diye tum milletvekillerine, mail/faks cekilmesi lazim. Lutfen, geregini yapin ve siz de bu iletiyi dagitin..!!!******* ERMENİSTAN ANAYASA MAHKEMESİ PROTOKOLLERİ DERHAL ONAYLADI
Türkiye'ye yönelik "soykırımı tanıyın" baskısı "protokolleri onaylayın" baskısına dönüşmüştür.
Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan, Aralık 2009'da Türkiye'ye "tarihi fırsatı kaçırmama" çağrısında bulunmuştur. (11 Aralık 2009, Milliyet, Cenk Başlamış'ın haberi.)
Almanya Dışişleri Bakanı Westerwelle de Ocak 2010'da protokollerin bir an önce onaylanıp uygulanmasını istemiştir. (8 Ocak 2010, Hürriyet, Uğur Ergan'ın haberi.)
Bu defa Türkiye üzerindeki baskı arttırılmış, ABD Büyükelçisi Jeffry TBMM'de Dışişleri Komisyonu üyeleri ile görüşmüş, Ermeni yasa tasarısının kabul edilme ihtimalinin % 50 olduğunu anlatmış ve ABD talebini iletmiştir: "Tek çıkış yolu Ermenistan'la uzlaşılan protokollerin onaylanmasıdır." (17 Şubat 2010, Milliyet, Önder Yılmaz'ın haberi.) ABD Büyükelçisine, Irak'ta 2003 yılından bu yana uluslararası suç işleyen Amerikan askerlerinin neden uluslararası bir komisyonda/mahkemede yargılanmadığı, Türk mahkemelerinin ve Türk kanunlarının yetkili olduğu 1915 nakilleri için neden uluslararası komisyon/mahkeme istediği sorulmuş mudur bilinmez. Ancak burada dikkât edilmesi gereken bir husus, Amerika'nın çoğu eyaletinde soykırım yasalarının zaten kabul edilmiş olmasıdır.
Zürih Protokollerini Karabağ sorununu çözmek için oluşturulan Minsk Grubu da desteklemektedir. ABD, Fransa ve Rusya'nın eş başkanlık yaptığı Minsk Grubu, Azerbaycan topraklarını 1921 Kars Antlaşması'na aykırı olarak işgal eden Ermenistan'ın, herhangi bir uluslararası komisyon/mahkeme önünde hesap vermesini talep etmemiştir. Ancak aynı Minsk Grubu, Türkiye'yi 1921 Kars Antlaşması'na aykırı olarak uluslararası komisyon/mahkeme önünde hesap vermeye zorlayan protokolleri ayakta alkışlamıştır.
- Türkiye, protokolleri imzalarken Ermenistan Anayasası'nın Kars Antlaşması'nı geçersiz saydığını bilmektedir/ protokollerin Ermenistan Anayasası'na uygun olması halinde onaylanabileceğini-geçerlilik kazanabileceğini bilmektedir. - Protokoller Ermenistan Anayasası'na uygundur/ Kars Antlaşması'na aykırıdır.
- Türkiye protokollerde Kars Antlaşması'ndan doğan haklarını saklı tutmamıştır/ Kars Antlaşması'yla çözümlenen her konu "uluslararası uyuşmazlık" haline getirilebilecektir. - Ermenistan, geçmişten günümüze uzanan her türlü talebini protokollerle ilişkilendirebilecek, protokollerin yorumlanması ve uygulanmasıyla ilgili her anlaşmazlığı uluslararası mahkemeye/ Lahey Adalet Divanı'na intikal ettirebilecektir.
- Lahey Adalet Divanı'nda görülecek davalara menfaati olan diğer ülkeler de katılabilecektir. (Örnek: Pontus iddiaları/ Yunanistan) - Türkiye uluslararası mahkemenin vereceği bütün kararlara uyacaktır.
Öte yandan "normalleşme süreci kesilirse Türkiye uluslararası alanda sıkıntılarla karşılaşır" görüşü savunulmaktadır. Protokoller geçerlilik kazanırsa ve uluslararası komisyonlar Türkiye'nin aleyhine karar verirse Türkiye hangi sıkıntılarla karşılaşacaktır? Cevaplanması gereken temel soru budur.
Zürih Protokolleri'ne göre Türkiye, milli onurunu zedeleyen soykırım/insanlığa karşı suçlar/savaş suçları iddialarının "uluslararası uyuşmazlık" sıfatıyla ele alınmasına rıza göstermektedir. Üstelik BM ve AGİT gibi uluslararası örgütlere konuya müdahale hakkı tanımaktadır. Protokollere göre kurulacak uluslararası komisyonda Türkiye ve Ermenistan'ın yanısıra "soykırım yoktur" diyen kişiyi cezalandıran İsviçre de bulunacaktır. Kurulacak komisyonların Türkiye aleyhine karar vermesi halinde Ermenistan'a mülklerin iadesi ve tazminat yolunun açılacağını tahmin etmek için hukukçu olmaya gerek yoktur.
Bugün Ermenistan'ın tarih komisyonu teklifinden kaçtığı yanılgısının yerine, Ermenistan'ın/ diasporanın soykırım tartışmasından kaçtığı yanılgısı yerleştirilmektedir. Oysa Ermenistan/ diaspora ne tarih komisyonundan ne de protokollerden kaçmaktadır. Bilindiği üzere gökten tazminat yağmaz, uluslararası bir komisyon veya mahkeme kararı olmadan hiçbir devlete tazminat ödenmez, toprak verilmez. İşgal altındaki ülkelerde bile toprak ve tazminat için uygun bir hukuki zemin oluşturulur. Sevr Projesi bunun en tipik örneğidir. 1960'lı yıllardan beri tazminat ve toprak talepleri için hazırlık yapanların bu basit hukuki gerçeği bilmemesi mümkün müdür?
İddiaların aksine, aynı hedef için farklı sözler kullanan Ermenistan'daki muhalefet de, diaspora da protokollerden çok umutludur. Ermenistan'daki Taşnak Partisi'nden yapılan açıklamada, partinin "barışmayı desteklediği" ancak "barışmanın Ermeni halkının zamanaşımı tanımayan haklarının iade edilmesinden sonra mümkün olabileceği" söylenmiştir. (2 Eylül 2009, Hürriyet, Nerdun Hacıoğlu'nun haberi.) Lübnan'daki Ermeni Patriği, "Ermeni milletinin tazminat konusunu gündeme getirme zamanı geldi" demiştir. (2 Kasım 2009, Hürriyet, Reha Erus'un haberi.)
Amerika'daki (ANCA) Başkanı ise "Türkiye'nin Ermeni iddialarına karşı çıkmasına imkân vermeyeceklerini" söylemiştir. (12 Ekim 2009, Hürriyet, Nerdun Hacıoğlu'nun haberi.) Yine, Lübnan'daki Türk Büyükelçiliği önünde binlerce kişi gösteri yapmış ve "Adaletin günü yakında gelecek" "Ararat Ermenistan'a aittir" yazılı pankartlar taşınmıştır. (12 Ekim 2009, Hürriyet) Nitekim protokollerin "Ararat" adını devlet simgesi yapan Ermenistan Anayasası'na uygun olduğuna karar verilmiştir.
2) Türkiye, Karabağ görüşmeleri ile protokoller arasında paralellik kurmamalı, "Karabağ görüşmelerinde ilerleme olursa protokoller onaylanabilir" şeklinde bir algı yaratmamalı, hiçbir şart altında protokolleri kabul etmemelidir. Azerbaycan da "protokolleri Karabağ sorunu çözüldükten sonra onaylayın" söyleminden kaçınmalı, Türkiye'nin soykırım sanığı sandalyesine oturmasını hiçbir şekilde desteklememelidir.
3) Zürih Protokolleri "ilişkilerin normalleşmesini öngören protokoller" olarak tanıtılmaktadır. Oysa protokoller 1921 Kars Antlaşması'nı etkisiz hale getirmektedir. Türkiye, Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan arasında imzalanan Kars Antlaşması, Ermeni iddialarının uluslararası uyuşmazlık haline getirilemeyeceğini hukuken kesinleştiren, büyük devletlerin Kafkasya'ya müdahalelerini önleyen, sınır güvenliğini sağlayan ve ulu önder Atatürk'ten günümüze kalan son bölgesel antlaşmadır. Karabağ bugüne kadar kâğıt üzerinde Ermenistan'a verilemediyse bunun hukuki sebebi de Kars Antlaşması'dır. Türkiye'nin Ermenistan ile bundan sonra imzalayacağı her türlü anlaşmaya ve o anlaşmayı onaylayan kanuna, "1921 Kars Antlaşması'na aykırı olarak yorumlanamaz ve uygulanamaz" şeklinde bir madde mutlaka konulmalıdır.
4) Erivan'dan Türkiye'ye iletilen mesajlar şöyle özetlenmiştir: "Karabağ'a karışmayın… Protokollere sadık kalın ve metinleri onaylayın." (27 Aralık 2009, Cumhuriyet, Özgür Ulusoy'un haberi.)
5) Ermenistan Başbakanı Tigran Sarkisyan, "Protokollerin imzalanmasından sonra.. Türk tarafından, arşivlerde bulunan tapu kütüklerini açmasını talep edeceğiz. Miras hakkına sahip Ermenilerin davasının arkasında durulacak." demiştir. (9 Ekim 2009, Hürriyet) Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ise protokollerin imzalanmasından hemen sonra, "Türk-Ermeni sınırı sorununun uluslararası hukuk temelinde çözüleceğini" bildirmiş ve "Zaten protokollerde farklı bir şey önerilmiyor" demiştir. (12 Ekim 2009, Milliyet)
6) Yabancı ülke parlamentolarının Türkiye aleyhinde soykırım yasası kabul etmesi karşısında, TBMM de o ülke aleyhinde kınama yasası kabul etmelidir.
Gülseren S. Aytaş
| |||
|
--
BENiM MANEVi MiRASIM BiLiM VE AKILDIR!
"Ben, Manevi Miras olarak hiçbir Ayet, hiçbir Dogma,
hiçbir Donmuş ve kalıplaşmış Kural bırakmıyorum.
Benim Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır...
Zaman süratle ilerliyor, Milletlerin, Toplumların,
Kişilerin Mutluluk ve Mutsuzluk anlayışları bile değişiyor.
Böyle bir Dünyada, asla değişmeyecek Hükümler getirdiğini
iddia etmek, Aklın ve İlmin gelişimini inkar etmek olur...
Benim Türk Milleti için yapmak istediklerim
ve Başarmaya çalıştıklarım ortadadır.
Benden sonra Beni benimsemek isteyenler,
bu temel eksen üzerinde Akıl ve İlmin rehberliğini
kabul ederlerse, Manevi mirasçılarım olurlar."
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Grup mail adresi: MAKARNA@googlegroups.com
Grup yöneticisi : makarna+owner@googlegroups.com
Grup anasayfa : http://groups.google.com/group/MAKARNA