22 Temmuz 2010 Perşembe

m~a~k~a~r~n~a KENDİMİ | Nasıl Mutsuz Edebilirim.. ?





Kendimi Nasıl Mutsuz Edebilirim?

Nasıl ve ne zaman öleceğinizi bilemezsiniz,ama
nasıl yaşayacağınıza karar verebilirsiniz
JOAN BAEZ

Dün akşam televizyonda bir oraya ,bir buraya kanal, kanal gezerken bir kanala takılıp kaldım.Ünlü sanatçıların,pop starların ve daha önce tanımadığım kişilerin nasıl para harcadıklarını ,kimlere ne değerde hediyeler aldıklarını anlatıyordu .Milyon dolarlar harcanıyor ve bu çok normal bir şeymişçesine biz izleyenler de ya hımmmm ,vay ,vay ,vay diye yorumlar yaparak izliyorduk.Sunucu  yarım milyon dolarlık araba alımını anlattıktan sonra ,ardından gelen ünlünün yanında çalışana  92 bin dolarlık bir araba hediye ettiğini söyleyince,ben birden aman yav buda bir şey mi  deyiverdim .Ardından etrafıma bakıp şu halime bak, iki dakikada kıyaslarım değişti 92 bin dolar az para imiş  gibi  konuşur oldum , ne komik bir durum bu diye gülmeye başladım.
Evet kıyaslarımız, bizim mutlu ya da mutsuz olmamızda etkisi olan faktörlerden biri. Hayatımızı iyi ya da kötü yaşadığımız, aslında gerçekle alakalı değil, neye göre iyi ya da neye göre kötü, işte bu tamamen kıyaslarımıza bağlı.
Hayatı kıyaslar ile yaşarız. Fakir olduğumuzu ancak bizden zengin olan birini görünce, onun yaşantısı ile kıyaslayarak anlarız. O zamana kadar kendimizi çok fakir hissetme sekte
O hayat tarzını gördükten sonra, evet benim maddi durumum iyi değil demeye başlarız. Aslında yaşadığımız gece kondu bizim için bir sarayken, yanı başımıza dikilen süper lüx binaları gördükten sonra,  kendi oturduğumuz yer ile onu kıyasladıktan sonra mutsuz olduğumuzu his ederiz.
 
İlişkilerimizde de durum böyledir. Dün e kadar asla yalan söylemez, beni aldatmaz dediğimiz kişi bizi hayal kırıklığına uğrattıktan sonra, aslında onun nasılda yalancı, duygularımızı sömüren biri olduğunu, iyi, dürüst bir insanla beraber olduktan sonra, onla kıyaslayarak daha da iyi anlamazmıyız?
Tam tersini düşünelim tamda istediğim gibi biri dediğimiz, onla çok mutlu olduğumuzu his ettiğimiz birinden, bizim hatamızdan dolayı ayrılırsak, bu sefer onu, her beraber olduğumuz kişide arar, onla kıyaslar, kayıp ettiğimiz insana benzer birini bulamadığımız da, daha da mutsuz olmazmıyız? Neden, çünkü kıyasladığımız kişinin özellikleri çok fazladır ve o özellikleri bir türlü tek kişide toplayıp bir arada bulamıyoruzdur.

Her anımızda kıyas yaparız. Sıcak havayı, soğuk hava ile kıyaslayarak ,yanlışı doğru ile,güzeli çirkinle ,koştuğumuzu yürüdüğümüzle ,konuştuğumuzu susmamızla ….bu böyle sürer gider.
Bir insanı mutsuz mu etmek istiyorsunuz? O halde onun kıyaslarını yükseltin, mutlumu etmek istiyorsunuz? O halde kıyaslarını düşürün. Bugün televizyonlarda işte tam da bu yapılıyor. Diziler bakın tüm aşklar yalılarda, herkes jeep ler ile geziyor, ya da köylerde aileler çok lüx konaklarda yaşıyorlar ve herkesin çok parası var.
Bakıyorsun o evlere arabalara, sonra birde kendi yaşantına, kıyasların o kadar yüksek ki bu sefer kendi hayatın yavaş, yavaş seni mutsuz etmeye başlıyor. Eskiden anne babalarımız eşyalar, takılar ile evlenmiyordu, o zaman ki durumda da etrafta çok abartılı yaşayanlar yoktu. Şimdi ise reklâmlarda görüyoruz bana şu kadar cık bir şey alsan mutlu olurum diyor kadın. Evet, o şu kadar cık bir şey milyardan başlıyor ve bugün evlilikler için o tek taş olmazsa olmazlardan oldu. Hadi alma! Karşındaki mutsuz, neden çünkü kıyası yüksek.

Çocuklarımızda da durum farkı değil. Biz ona verdikçe o bize daha saygısız davranıyor ve mutsuz. Oyuncaklar alıyoruz, onlar daha da tatminsiz oluyorlar ve devamlı isteyen ama bir türlü mutlu olamayan bireyler haline dönüşüyorlar. Bakın köydeki çocuğa elinde sopa ve ne kadar huzur içinde oyun oynuyor. Hayal dünyası gelişmiş, ama verin o oyuncakları da onlara kıyaslarını yükseltin, sonrada geri alın, bakın ne kadar mutsuzlar.
Şu an savaş olan yerlerde ki çocuklara bakın mutlular. Ufacık bir şey onların mutlu olmalarına yetiyor. Neden mi? kıyasları çok düşük ve ufak şeylerle mutlu olmayı öğrendiler.
Bu günümüzü, dünümüz ile kıyaslarız ve bazen amma da safmışım ne çok hata yapmışım deriz. Ama önemli olan dünden daha iyi olabilmek, mükemmel kişiyi oluşturmak değil. Bu yüzden beklentilerimizi, kıyaslarımızı düşük tutmalıyız. Yaşadığımız anın kıymetini bilmek, isteklerimiz için sebepleri oluşturmak ve üretmek bizi mutluluğa götüren yollardan biri olacaktır.

Bir insanın başına gelebilecek en üzücü deneyim
kötü bir kariyerin yanın da, beyazlanmış saçlar
ve kırışıklıklar ile uyandığında ,yıllar boyunca
benliğinin küçük bir parçasını kullandığının
farkına varmasıdır.

 

Alıntıdır..
 
--

--
BENiM MANEVi MiRASIM BiLiM VE AKILDIR!
 
"Ben, Manevi Miras olarak hiçbir Ayet, hiçbir Dogma,
hiçbir Donmuş ve kalıplaşmış Kural bırakmıyorum.
Benim Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır...
 
Zaman süratle ilerliyor, Milletlerin, Toplumların,
Kişilerin Mutluluk ve Mutsuzluk anlayışları bile değişiyor.
Böyle bir Dünyada, asla değişmeyecek Hükümler getirdiğini
iddia etmek, Aklın ve İlmin gelişimini inkar etmek olur...
 
Benim Türk Milleti için yapmak istediklerim
ve Başarmaya çalıştıklarım ortadadır.
Benden sonra Beni benimsemek isteyenler,
bu temel eksen üzerinde Akıl ve İlmin rehberliğini
kabul ederlerse, Manevi mirasçılarım olurlar."
 
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
 
Grup mail adresi: MAKARNA@googlegroups.com
Grup yöneticisi : makarna+owner@googlegroups.com
Grup anasayfa : http://groups.google.com/group/MAKARNA

Blog Arşivi