14 Haziran 2010 Pazartesi

[cadilarmekani], DEGER MI ACABA???



Neleri nelere değişiyoruz? Değer mi acaba diye durup 
düşünmeden. 

Sevdiğimiz için gecenin ikisinde yol kat edilmiyorsa, uyku 
tatlı geliyorsa.... 
Hangi zamanı kimlerden çalıyoruz, çantada keklik gibi 
gördüklerimizden mi? 

Şu saati kurma işini bir türlü ayarlayamıyorum. On dakika 
erkene kursam, 
onun verdiği rahatlıkla süre daha da uzuyor. Vaktinde 
kursam telaşa kapılıyorum. 
Çareyi buldum! Uyumak uğruna kahvaltısızlık. Yolda elime 
alacağım kuru bir poğaça ama on beş dakika fazla uyku. 
Hayal etmiyor değilim şöyle beyaz örtülerde domatesli, 
peynirli, ballı kahvaltıyı ama... 

İşe gelince telaş eder dururum, yapacaklarımı düşünmekten 
arkadaşlarıma esaslı bir günaydın diyemem. 
Ne kaybettirir bana beynimi onlara verip, gözlerinin içine 
bakarak bir günaydın demem? 
Ya da nasılsın derken seni gerçekten umursuyorum ve nasıl 
olduğunu merak ediyorum hissini ona belli etmem? 
İşler mi durur? Kaç dakika kaybettirir bunları yapmak bana? 

Annem aradığında 'işteyim şu an, bunları burdan konuşamam, 
akşama evden ara' dediğimde... 
Akşam aradığında ise gündüz endoskopiye gittiğini, beni 
yanında istediğini söylemek için aradığını işitmek... 
İşten eve gelip bir telaş yemeği yetiştirmeye çalışırken 
bütün gün beni özleyen çocuğumun bacağımdan çekiştirip bana 
sarılmak istemesi... "Hayır, yavrucum, şu an sana 
sarılamam, yemek yetiştirmem gerekiyor. 
Ancak her iş bittiğinde - tabii o da ancak sen uyuduğunda, 
sen bilmem kaçıncı rüyanı görürken- seni öpebilirim" 
demem... 

Uzun zamandır görmediğim arkadaşlarım yemeğe davet 
ettiklerinde bunun kahrolası bir toplantıya denk gelmesi, 
ama onların gitmesi..... 

Çok sevdiğim akrabamın doğum gününe sırf eşim keyif 
almıyor, diye sadece telefon etmem.... 

Pazar yürüyüşüne çıkmak için hazırlanırken yağmurun 
başlaması, 'oysa daha dün gitmiştim kuaföre, otur evde cips 
atıştır. 
Yağmur mu? Vurmasın yüzüme damlaları. Nasılsa daha çok 
yağar' demem.... 

Böyle kaç tane anı, kaçırırız hayatta? Kaçını bir daha 
yakalama şansını verir hayat bize? 

Annemizin endoskopisi kötü çıkarsa... 
Evladımız hızla büyürken ıskaladıklarımız ve bir daha geri 
gelmeyen büyüme evreleri.... 
Dostlarla yapılan enfes sohbetler... 
Aile ile yapılan her daim tat veren kahvaltılar... 

Neleri nelere değişiyoruz? Değer mi acaba diye durup 
düşünmeden. 
Sevdiğimiz için gecenin ikisinde yol kat edilmiyorsa, uyku 
tatlı geliyorsa.... 

Hangi zamanı kimlerden çalıyoruz, çantada keklik gibi 
gördüklerimizden mi? 
Ne kadar ilgilenmesek de, ne kadar az zaman ayırsak da, 
nasılsa yanımızda olacaklarından emin olduklarımızdan mı? 
Ya o keklikler bir gün keklik olmaktan bıkarsa..... 
Ya onlar, 'al, istediğin hayatı sen yaşa. Ne olursa olsun 
biz arka fonda yokuz' derlerse? 
Ya, 'her şeyi sizler için yapıyordum' yalanı ile baş başa 
kalırsak? 

Ya....................... 
Ya yağmurun bir daha yağdığını göremezsek?!!

 



--
EGER BIRINE SEVECEK SEVGIN YOKSA ONA UMUT VERECEK GOZLERLE BAKMA!!!


http;//oykuceduygular.blogcu.com
yuregimdengecenler@googlegroups.com

--
Bu e-postayı Google Grupları'ndaki "Cadıların Mekanı - İnternetkadin.com" adlı gruba abone olduğunuz için aldınız.
Bu gruba kayıt göndermek için cadilarmekani@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu gruba olan aboneliğinizi iptal etmek için cadilarmekani+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Diğer seçenekler için http://groups.google.com/group/cadilarmekani?hl=tr adresinden grubu ziyaret edin.

Blog Arşivi